Tom, Mary ile birlikte her çıkışında her zaman hesabı ödemek zorunda kalmaktan usandı.
- Tom became tired of always having to pay the bill every time he went out with Mary.
Tom hesabı ödemek için cüzdanında yeterli parası olduğunu düşünmüyordu.
- Tom didn't think he had enough money in his wallet to pay the bill.
I have to pay the bill.
- Ich muss die Rechnung bezahlen.
Someone has to pay the bill.
- Jemand muss die Rechnung bezahlen.