die ganze zeit über

listen to the pronunciation of die ganze zeit über
English - Turkish

Definition of die ganze zeit über in English Turkish dictionary

all the time
hep

Ben bunu hep yaparım. - I do it all the time.

Tom ve ben hep kavga ederiz. - Tom and I fight all the time.

all along
başından beri

Başından beri onun yalan söylediğini biliyordum. - I knew all along that he was telling a lie.

Onu başından beri biliyor olmalılar. - They must have known it all along.

all the time
her zaman

Bill her zaman dürüsttür. - Bill is honest all the time.

The New York Times onun galerisini her zaman eleştirir. - The New York Times reviews her gallery all the time.

all along
öteden beri
all along
hemişe
all along
lap evvelden
all along
her zaman

O her zaman sendin, değil mi? - It was you all along, wasn't it?

all along
her vakit
all the time
ıf.sürece: prep.her zaman
all the time
boyuna
all along
öteden beri; hep böyle, her zaman
all along
ta başından

Ta başından beri bu Tom'un planı değil miydi? - Was this Tom's plan all along?

Bu ta başından benim planımdı. - This was my plan all along.

all along
boyunca

Dan tüm dava boyunca masumiyetini korudu. - Dan maintained his innocence all along the lawsuit.

Tüm Seine nehri boyunca lambalar vardır. - All along the Seine, there are lamps.

all along
baştan beri

Sami baştan beri katildi. - Sami was the killer all along.

all along
en başından

En başından beri planın buydu, değil mi? - That was your plan all along, wasn't it?

Sana bunu en başından beri söylüyorum. - I've been telling you that all along.

all along
k.dili. baştan, başından beri
all the time
her zaman, daima, hep
die ganze zeit über
Favorites