Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?
- I don't understand. Why do you hang out with her all the time?
Bugün hava harika fakat bu günlerde hep yağmur yağdı.
- The weather today is great, but lately it's been raining all the time.
Biz onu başından beri biliyorduk.
- We knew it all along.
Tom başından beri sürpriz parti hakkında biliyordu.
- Tom knew about the surprise party all along.
The New York Times onun galerisini her zaman eleştirir.
- The New York Times reviews her gallery all the time.
İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.
- On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.
O her zaman sendin, değil mi?
- It was you all along, wasn't it?
Ta başından beri bu Tom'un planı değil miydi?
- Was this Tom's plan all along?
Bu ta başından benim planımdı.
- This was my plan all along.
Dan tüm dava boyunca masumiyetini korudu.
- Dan maintained his innocence all along the lawsuit.
Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
- There were scribbles all along the wall.
Sami baştan beri katildi.
- Sami was the killer all along.
Sana bunu en başından beri söylüyorum.
- I've been telling you that all along.
En başından beri planın buydu, değil mi?
- That was your plan all along, wasn't it?