Definition of dialling in English Turkish dictionary
- (alısün) numara çevirme
- çevir
- dial
- telefon numarası çevirmek
- dialling code
- alısün kodu
- dialling tone
- (alısün) çevir sesi
- dialling tone
- çevir sesi
- direct dialling
- santralsız arama
- direct dialling
- doğrudan arama
- direct dialling
- otomatik arama
- direct distance dialling
- direkt uzak arama, otomatik arama
- direct dialling in
- (DDİ) dogrudan dahili numara arama
- dial
- kadran ile ölçmek
- dial
- {i} telefon üzerindeki numaraların olduğu kadran
- dial
- telefon numaralarını çevirmek
- dial
- tuşlamak
- dial
- saat kadranı
- dial
- numaraları çevirmek
- dial
- telefonla aramak
- dial
- güneş saati
- dial
- (Bilgisayar) numarayı çevir
Yanlış numarayı çevirdin.
- You dialed the wrong number.
Numarayı çevirmeden önce alıcıyı kaldırmayı unuttum.
- I forgot to lift the receiver before dialing the number.
- dial
- (Mekanik) kontrol saatlerinin yüzü
- dial
- (Bilgisayar) çevir
Tom Mary'nin numarasını çevirdi ve meşgul sinyalı aldı.
- Tom dialed Mary's number and got a busy signal.
Yangın durumunda, 119'u çevir.
- In case of fire, dial 119.
- dial
- aramak (telefon)
- dial
- numara çevirmek
- dial
- telefon çevirmek
- dial
- skala
- dial
- (Bilgisayar) teker gösterge
- dial
- (Bilgisayar) numara çevir
- dial
- telefon kadranı
- dial
- aramak
- dial
- göstermek
- dialing
- (Bilgisayar) arama
Bulgaristan için arama öneki +359'dur.
- The dialing prefix for Bulgaria is +359.
- dialing
- (Bilgisayar) numara çevirirken
- automatic dialling unit
- otomatik çevirme birimi
- dial
- (sögen/alısün/vb.) kadran
- dial
- {f} ara
Yangın durumunda, hemen 119'u aramanız gerekir.
- In case of fire, you should dial 119 immediately.
Yangın durumunda, 119'u arayın.
- In the case of fire, dial 119.
- dial
- (alısün) numaraları çevirmek
- dial
- Hız göstergesi
- dial
- tuşlama
- dial
- çevirmeli
- letter numeral dialling
- harf rakam arama
- dial
- arama çevirmek
- dial
- {f} (telefon numarasını) çevirmek
- dial
- Gü
Onlar Güney Lehçesi ile konuşuyorlardı.
- They were speaking in a Southern dialect.
- dial
- {i} kadra
O kadrana dokunmayın.
- Don't touch that dial.
Tom radyodaki kadranı çevirdi.
- Tom turned the dial on the radio.
- dial
- üzerinde rakamların yazılı olduğu daire
- dial
- {i} (saatte) mine, kadran
- dial
- {i} surat
- dial
- dialing telefon numaralarını çevirme
- dial
- {i} kadran
Tom radyodaki kadranı çevirdi.
- Tom turned the dial on the radio.
O kadrana dokunmayın.
- Don't touch that dial.
- dial
- göstermek veya işletmek
- dial
- {f} telefon et
- dial
- {i} yüz
Aslına bakarsan, Çinçe yüzlerce lehçeden oluşur.
- Strictly speaking, Chinese consists of hundreds of dialects.
- dial
- {i} radyo dalga boyları kadranı