devretmek

Turkish - English

Definition of devretmek in Turkish English dictionary: transfer; assign; pass; to turn over, to transfer, to assign, to convey, to alienate, to make sth over (to sb/sth); (Ticaret) vest in; hand; negotiate; (Ticaret) carry over; make over; grant; encircle; gyre; (Ticaret) endorse; gyrate; delegate; slew; circulate; slue; turn over; revolve; circuit; hand on; hand over; hand down; deliver; to turn over, transfer (something) to; pass on; devolve; to turn, revolve; dispose of; cede; alienate; to read, go over; convey; (Hukuk) to assign, to transfer; depute; sublet; roll; turnover
devretme: transfer
devretme: {i} demise
devret: (Bilgisayar) delegate
devretme: (Askeri) hand-off
devretme: turnaround
devretme: negotiation
devretme: outsourcing
devretme: (Ticaret) assign
devretme: (Kanun) alienate
devretme: conveyance
devret: {f} gyrated
devret: gyrate
devret: make over
devret: makeover
devret: made over
devret: madeover
devretme: delivery
devretme: alienation
devretme: devolution
devretme: revolve
devretme: assignment
devretme: circulation
devretme: cession
hisse devretmek: transfer share
kuşaktan kuşağa devretmek: to hand down
nöbetini devretmek: spell
senetle devretmek: deed
vasiyetle devretmek: demise

Turkish - Turkish

Definition of devretmek in Turkish Turkish dictionary: Bir malın mülkiyetini, bir mal üzerindeki hakkı başkasına geçirmek: "Bana gelip hisseni satın almak istiyorum, bana devret deseydin, belki razı olurdum."- O. Kemal; Bir malın mülkiyetini, bir mal üzerindeki hakkı başkasına geçirmek; Dönmek, dolaşmak; Aktarmak: "Büyük Millet Meclisi, Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşaya devretmişti."- T. Buğra; Baştan sona değin okumak, bitirmek; Aktarmak; Baştan sona değin okumak; bitirmek; (Osmanlı Dönemi) HAVM; (Osmanlı Dönemi) LETB
devretme: Devretmek işi
devret: Bahçe kapısı

English - Turkish

devretmek

Hyphenation

dev·ret·mek

History

Favorites