devir(mek)

listen to the pronunciation of devir(mek)
Turkish - English
upset
Angry, distressed, or unhappy

He is upset when she unfriends him on Facebook.

This word needs a definition. Please help out and add a definition, then remove the text {{rfdef}}

His stomach was upset, so he didn't want to move.

To tip or overturn (something)

But this argument, which first Anaxagoras and later Eudoxus and certain others used, is very easily upset; for it is not difficult to collect many insuperable objections to such a view.

Disturbance or disruption

My late arrival caused the professor considerable upset.

A stomach upset is a slight illness in your stomach caused by an infection or by something that you have eaten. Paul was unwell last night with a stomach upset Upset is also an adjective. Larry is suffering from an upset stomach
An addition to any flask part to increase height or depth
the act of upsetting something; "he was badly bruised by the upset of his sled at a high speed" the act of disturbing the mind or body; "his carelessness could have caused an ecological upset"; "she was unprepared for this sudden overthrow of their normal way of living" a tool used to thicken or spread the end of a bar or a rivet etc
An unexpected victory of a competitor that was not favored
the act of disturbing the mind or body; "his carelessness could have caused an ecological upset"; "she was unprepared for this sudden overthrow of their normal way of living"
used of an unexpected defeat of a team favored to win; "the Bills' upset victory over the Houston Oilers"
a tool used to thicken or spread (the end of a bar or a rivet etc ) by forging or hammering or swaging
If events upset something such as a procedure or a state of affairs, they cause it to go wrong. a deal that would upset the balance of power in the world's gold markets Upset is also a noun. Markets are very sensitive to any upsets in the Japanese economic machine
when a higher-seeded (better) team loses to a lower-seeded (inferior) one
The localized increase in volume resulting from the application of pressure during welding of the band tool Merging of band end materials forms stronger bond than butt welding
a tool used to thicken or spread the end of a bar or a rivet etc
thrown into a state of disarray or confusion; "troops fleeing in broken ranks"; "a confused mass of papers on the desk"; "the small disordered room"; "with everything so upset"
by forging or hammering or swaging disturb the balance or stability of; "The hostile talks upset the peaceful relations between the two countries"
defeat suddenly and unexpectedly; "The foreign team upset the local team"
To turn upwards the outer ends of (stakes) so as to make a foundation for the side of a basket or the like; also, to form (the side) in this manner
To thicken and shorten, as a heated piece of iron, by hammering on the end
devir
cycle
devir
period
devir
transfer
devir
era
devir
rotation
devir
epoch
devir
takeover
devir sayısı
speed
devir
cyclic
devir
turnaround
devir
turning over
devir
conveyance
devir
tour
devir
dashpot
devir
vintage
devir
(Bilgisayar) cyclic process
devir
demise
devir
saecular
devir
(Latin) transferre
devir alan
(Kanun) transferee
devir belgesi
(Ticaret) transfer deed
devir daim
delivery-and-return
devir daim
recirculation
devir eden
(Kanun) transferor
devir göstergesi
(Otomotiv) tachometer
devir hareketi
rotary motion
devir hızı
spin
devir hızı
(Ticaret) turnover rate
devir hızı (para)
(Ticaret) turnover
devir oranı
(Askeri) turnover
devir saati
revolution counter
devir saati
tachometer
devir sayacı
(Askeri,Teknik) tachometer
devir sayıcı
counter
devir sayısı
rated speed
devir sayısı
gyre
devir sayısı
rev
devir sayısı
rotation speed
devir sürati
turnover
devir süresi
(Ticaret) cycle time
devir teslim
(Askeri) take over
devir ve ferağ
(Ticaret) alienation
devir ve temlik
assignation
devir ve temlik
(Ticaret) conveyance
devir ve temlik
(Ticaret) assignment
devir ve temlik
(Ticaret) assignments and transfers
devir yapmak
cycle
devir ölçer
(Biyokimya) tachometer
devir-teslim
(Askeri) take-over
devir/dakika
(Otomotiv) revolutions per minute
devir yapmak
revolve
devir teslim belgesi
Taking over certificate
devir
(Hukuk) circulation, cession
devir
gyration
devir
era, epoch, period; reign
devir
rounder
devir
take over
devir
circulation
devir
period, epoch, era, age
devir
currency
devir
Eyre
devir
spin
devir
revolution
devir
tour, circuit
devir
release
devir
circumvolution
devir
alienation
devir
turnover
devir
age
devir
revolution, turn
devir
disposal
devir
assignation
devir
cycle; period
devir
grant
devir
revolving, turning
devir
assignment
devir
cession
devir
circle
devir
rev
devir acentası
(Ticaret) transfer agent
devir adedi
number of revolutions
devir almak
devralmak
devir anlaşması
(Ticaret) deed of transfer
devir açmak
to open an era
devir açmak
to begin a new era
devir açmak
open an era
devir bakiyesi
(Ticaret) running record
devir bekçisi
speed monitor
devir bekçisi
rotation monitor
devir belgelerini hazırlayan ilgili
conveyancer
devir bilançosu
(Ticaret) transfer balance sheet
devir borular
recirculating tubes
devir daim kömürü
sprung axial seal
devir dayacı
tachometer
devir değeri
(Otomotiv) speed rating
devir etmek
recirculate
devir etmek
devretmek
devir ettirici
circulator
devir gezisi
circular trip
devir gezisi
circular tour
devir hakkı
(Kanun) right to transfer
devir hızı
(para vb.) turnover
devir işleri
transfer functions
devir kaptörü
engine speed sensor
devir limitörü
rotational speed limiter
devir makinesi
rotary
devir modu kanalı
(Havacılık) circuit mode channel
devir nispeti
(Ticaret) rate of turnover
devir periyodu
period of revolution
devir sayacı
speed counter
devir sayacı
revolution counter
devir sayısı
Revolutions Per Minute
devir sayısı
revs per minute
devir senedi
(Ticaret) bill of sale
devir senedi
(hisse) transfer deed
devir senedi
(Ticaret) deed of transfer
devir sensörü
speed sensor
devir sözleşmesi
(Ticaret) transfer contract
devir sınırı
(Otomotiv) speed limitation
devir tarihi
transfer date
devir ve ferağı mümkün
(Ticaret) alienable
devir ve temlik belgesi
quitclaim deed
devir vergileri
(Ticaret) transfer taxes
devir vergisi
(Ticaret) transfer tax
devir yapan
revolving
devir yapmak
to cycle
devir yaptırmak
slew
devir yaptırmak
cycle
devir zamanı
(Havacılık) release time
devir ölçücü
gyrograph
devir/saniye
cycles/second
neolitik devir
neolithic period
Federal telekomünikasyon sistemi; Federal telefon servisi; dosya devir hizmeti
(Askeri) Federal telecommunications system; Federal telephone service; file transfer service
belgeli devir
(Ticaret) certified transfer
dakikada devir
rpm
dakikadaki devir sayısı
revs per minute
dakikadaki devir sayısı
Revolutions Per Minute
dosya devir protokolü
(Askeri) file transfer protocol
elektrikli devir sayacı
(Elektrik, Elektronik) electric tachometer
marka devir belgesi
(Kanun) trademark assignment
neozoik devir
neozoic
otomatik devir
automatic assignment
stok devir oranı
(Ticaret) rate of stock turns
tam devir
complete revolution, full speed
tekrar devir
(Ticaret) retransfer
tersine dönebilen devir
(Meteoroloji) reversible cycle
tescil ve devir
registration and transfer
uçağın ekseni üzerinde tam bir devir yapması
barrel roll
yıllık devir
(Denizbilim) annual turnover
Turkish - Turkish

Definition of devir(mek) in Turkish Turkish dictionary

DEVİR
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin diğerine teslimi
DEVİR
(Osmanlı Dönemi) Bazı ehl-i tarikatın dönerek ettikleri zikir, sema
DEVİR
(Osmanlı Dönemi) Müzikte, her ölçüye ve
DEVİR
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin çevresinde dolaşmak. Dönme
DEVİR
(Osmanlı Dönemi) Aktarma, bir şeyin bir kaptan veya bir yerden diğerine nakli
DEVİR
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi sonuna kadar okuyup bitirmek. Geçmiş dersleri hatırlama
DEVİR
(Osmanlı Dönemi) Seyahat. Bir memleketi dolaşmak
DEVİR
(Osmanlı Dönemi) Bir bölük veya takım askerin teftiş veya emniyeti muhafaza için dolaşması
DEVİR
(Osmanlı Dönemi) (Devr) (C: Edvâr) Nakil. Birisinin uhdesinden diğerinin uhdesine geçirmek
DEVİR
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin kendi mihveri üzerinde dönmesi
DEVİR DAİRESİ
(Osmanlı Dönemi) Denizde geminin çeşitli hızla ve muhtelif dümen açısı ile çizdiği dâire
DEVİR VE TESELSÜL
(Osmanlı Dönemi) Davanın delile ve delilin davaya taalluk etmesiyle kaziyenin dönüp dolaşıp yine eski hâline gelerek hallolunamaması
devir
Bir malın mülkiyetini veya bir mal üzerindeki hakkı bir başkasına geçirme
devir
(Osmanlı Dönemi) bak. teselsül
devir
Dönme, dönüş
devir
Aktarılma
devir
Bir görevin bir kimseden bir başkasına geçmesi
devir
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, periyot
devir
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, periyot: "Bana sorarsanız devrimiz nasihat devri olmaktan çıktı."- B. Felek
devir
Dolaşma
devir
Sürekli ve düzenli değişme, çevrim
devir
Bir hareket, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka hareketlerden oluştuğunda hareketlerin her biri veya bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot