I'll be absent tomorrow.
- Yarın devamsız olacağım.
Tom has never been absent from school.
- Tom asla okula devamsızlık yapmadı.
War is the continuation of politics by other means.
- Savaş, diğer yollarla siyasetin devamıdır.
Space research is necessary for the propagation and continuation of the human species.
- Uzay araştırması insan türünün yayılması ve devamı için gereklidir.
Regular attendance is required in that class.
- O sınıfta düzenli devam gereklidir.
Prices continue to climb.
- Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
Tom kept getting more and more confused.
- Tom'un gittikçe daha çok kafası karışmaya devam etti.
The Japanese economy continued to grow by more than 5% annually.
- Japon ekonomisi yıllık en fazla % 5'ten daha fazla büyümeye devam etti.
When the excitement died down, the discussion resumed.
- Heyecan azalınca,tartışma devam etti.
We'll resume the meeting after tea.
- Toplantıya çaydan sonra devam ederiz.
It was all I could do to keep standing.
- Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.
The boy kept standing for a while.
- Çocuk bir süre durmaya devam etti.
He run on for half an hour.
- Yarım saat koşmaya devam etti.
Tom just kept running.
- Tom koşmaya devam etti.
The soldier carried on as if his wound was nothing.
- Yarası önemsizmiş gibi asker devam etti.
In spite of the tyrant’s persecution, the hero valiantly carried on the struggle.
- Zalim hükümdarın zulmüne rağmen, kahraman cesurca mücadeleye devam etti.
Search operations are still underway.
- Arama operasyonları hala devam ediyor.
A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death.
- Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.
Please go on with your study.
- Lütfen çalışmanıza devam ediniz.
I was too tired to go on working.
- Çalışmaya devam edemeyecek kadar yorgundum.