devamlılık

listen to the pronunciation of devamlılık
Turkish - English
continuity
endlessness
lastingness
progression
durability
permanency
persistence
continuity, continuousness
permanence
regularity
(Ticaret) standing
shunting
endless
devam
continuation

Every day has a continuation. - Her günün bir devamı vardır.

Space research is necessary for the propagation and continuation of the human species. - Uzay araştırması insan türünün yayılması ve devamı için gereklidir.

devam
{i} attendance

Regular attendance is required in that class. - O sınıfta düzenli devam gereklidir.

devamlılık belirten
progressive
devamlılık kazandırmak
regularize
devam
go
devam
{i} sequel
devam
{i} continue

Prices continue to climb. - Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.

Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone. - Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.

devam
duration
devam
continuation, continuance, continuity, duration; attendance; Go on! Keep on! Keep going!
devam
{i} perpetuation
devam
prosecution
devam
assiduous
devam
(Bilgisayar) more

There's more going on here than meets the eye. - Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.

Volvo is starting a new project Read more. - Volvo yeni bir projeye başlıyor. Devamını oku.

devam
(Bilgisayar) resume

Tom resumed speaking. - Tom konuşmaya devam etti.

When the excitement died down, the discussion resumed. - Heyecan azalınca,tartışma devam etti.

devam
elongate
devam
go on! keep on!
devam
follow-through
devam
dom
devam
standing

The boy kept standing for a while. - Çocuk bir süre durmaya devam etti.

It was all I could do to keep standing. - Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.

devam
maintenance
devam
permanency
devam
pursuance
devam
continuance
devam
elongation
devam
run

Is the play still running? - Oyun hala devam ediyor mu?

Tom just kept running. - Tom koşmaya devam etti.

devam
continue on
devam
persists
devam
carried

They carried on with the plan in spite of strong objections to it. - Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler.

She carried on talking in spite of the loud noise. - Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.

devam
underway

Search operations are still underway. - Arama operasyonları hala devam ediyor.

devam
attendance, attending. D
devam
endurance

A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death. - Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.

devam
continued existance
devam
Go on!

Please go on with your story. - Lütfen hikayene devam et.

Please go on with your study. - Lütfen çalışmanıza devam ediniz.

devam
steadiness
devam
1.continuation
devam
follow through
devam
progression
devam
permanence
devam
permanent
devam
stending
devam
perpetuity
devam
durability
devamlılık
Favorites