You have to go on without me.
- Bensiz devam etmelisin.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
You should go ahead and do it, just like you said you would.
- Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.
Go ahead and unwrap your gift.
- Devam et ve hediye paketini aç.
You are doing very well. Keep it up.
- Çok iyi yapıyorsun. Devam et.
You should go ahead and do it, just like you said you would.
- Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.
Go ahead and unwrap your gift.
- Devam et ve hediye paketini aç.
Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
- Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
I've decided to continue studying.
- Ben eğitime devam etmek için karar verdim.
Tom just kept right on talking.
- Tom hemen konuşmaya devam etti.
They resumed walking.
- Onlar yürümeye devam ettiler.
Tom resumed speaking.
- Tom konuşmaya devam etti.
Tom said investigations were continuing.
- Tom soruşturmaların devam ettiğini söyledi.
Tom paused for a moment before continuing with the story.
- Hikayeye devam etmeden önce Tom bir an durdu.
Keep going straight through the village.
- Köyün içinden doğru gitmeye devam et.
Stay cool and keep going.
- Sakin ol ve gitmeye devam et.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Black Americans continued to suffer from racism.
- Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
Ken kept on singing that song.
- Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.
Bill kept on crying for hours.
- Bill saatlerce ağlamaya devam etti.
Keep on working while I'm away.
- Ben uzaktayken çalışmaya devam et.
It's useless to keep on thinking any more.
- Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
I really liked attending to that school. Every day, Gustavo would bring the guitar for us to play and sing during the break.
- Gerçekten o okula devam etmeyi sevdim. Gustavo bize mola sırasında oynamak ve şarkı söylemek için her gün gitar getirirdi.
Poverty prevented him from attending school.
- Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.