Yerçekimi dalgalarını algılamak çok zordur.
- Gravitational waves are very hard to detect.
Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.
- Our sensors did not detect anything unusual.
Yerçekimi dalgalarını algılamak çok zordur.
- Gravitational waves are very hard to detect.
Japonya'da bebek mamasında radyoaktif sezyum saptandı.
- In Japan, radioactive cesium was detected in baby formula.
Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.
- The detective used a magnifier to find some clues.
Dedektifler başka kanıt bulmadı.
- The detectives found no other evidence.
Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.
- The detective used a magnifier to find some clues.
Sensörlerimiz olağandışı bir şey bulmadı.
- Our sensors did not detect anything unusual.
Dedektifler başka kanıt bulmadı.
- The detectives found no other evidence.
Tom özel bir dedektif tarafından gölge gibi izlendiğini düşünüyor.
- Tom thinks he's being shadowed by a private detective.
Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
- Private detectives were hired to look into the strange case.
O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.
- He enjoyed reading detective stories.
Lisa Gardner, dedektif DD Warren hakkında polisiye romanlar yazıyor.
- Lisa Gardner writes crime novels about the detective D. D. Warren.
Japonya'da bebek mamasında radyoaktif sezyum saptandı.
- In Japan, radioactive cesium was detected in baby formula.
We detected the submarine long before it observed us.
... How about this? We cannot only detect where Anand's head is but we also know where his ...
... detect that something bad has happened and ...