Tom doesn't know the details.
- Tom detayları bilmiyor.
Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
- Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
He described the circumstances in detail.
- O koşulları detaylı olarak açıkladı.