He fetched a few cushions to prop up her head.
- Onun başını desteklemek için birkaç yastık getirdi.
He worked hard to promote peace.
- O, barışı desteklemek için çok çalıştı.
We must work hard to promote world peace.
- Dünya barışını desteklemek için çok çalışmalıyız.
Your duty is to support your family.
- Senin görevin aileni desteklemektir.
I'm glad that you want to support this project.
- Bu projeyi desteklemek istemene sevindim.
It's important to back up claims with evidence.
- İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
I'm fed up with always backing you up.
- Sürekli seni desteklemekten bıktım.
Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth.
- Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.
It's important to back up claims with evidence.
- İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
Tom stayed to back me up.
- Tom beni desteklemek için kaldı.
He fetched a few cushions to prop up her head.
- Onun başını desteklemek için birkaç yastık getirdi.
Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
- Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
This data supports the hypothesis.
- Bu veriler hipotezi desteklemektedir.
It hasn't been easy for Tom to earn enough money to support his large family.
- Tom'un büyük ailesini desteklemek için yeterli para kazanması kolay değildi.
I'm fed up with always backing you up.
- Sürekli seni desteklemekten bıktım.
In 1920, British astronomer Arthur Eddington proposed that the Sun and other stars are powered by nuclear reactions.
- 1920'de İngiliz astronom Arthur Eddington güneş ve diğer yıldızların nükleer reaksiyonlar tarafından desteklendiğini ileri sürdü.
Our surveys indicate that the public would support the proposed legislation.
- Bizim anketler halkın önerilen yasayı destekleyeceğini göstermektedir.
He supported himself with a stick.
- O, kendisini bir baston ile destekledi.
I made believe that I supported him.
- Onu desteklediğime inandırdım.
I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
- Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
He supported himself with a stick.
- O, kendisini bir baston ile destekledi.
Tom seconded the motion.
- Tom hareketi destekledi.
Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
- Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
Thank you for supporting me.
- Beni desteklediğin için teşekkür ederim.
Thanks for supporting me.
- Beni desteklediğin için teşekkürler.
It's important to back up claims with evidence.
- İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
Tom started to back up.
- Tom desteklemeye başladı.
We are not alone in supporting the plan.
- Planı desteklemede yalnız değiliz.
“Yandex” search engine started supporting Tatar language too.
- Yandex arama motoru Tatar dilini de desteklemeye başladı.