Definition of destekleme in Turkish English dictionary
- support
He made a speech in support of the plan.
- Planı desteklemek için bir konuşma yaptı.
This data supports the hypothesis.
- Bu veriler hipotezi desteklemektedir.
- (Politika, Siyaset) consolidation
- retaining
- advocating
- brace
- (Coğrafya) timbering
- (Tarım) poling
- accommodation
- logrolling
- supporting
We are not alone in supporting the plan.
- Planı desteklemede yalnız değiliz.
Almost all of Tom's money goes to supporting his family.
- Tom'un parasının neredeyse hepsi ailesini desteklemeye gidiyor.
- sustentation
- boost
- bracing
- pump priming
- corroboration
- strutting
- bridging
- backing
I'm fed up with always backing you up.
- Sürekli seni desteklemekten bıktım.
- shoring
- shoring up
- {i} buttressing
- {i} espousal
- desteklemek
- prop
He fetched a few cushions to prop up her head.
- Onun başını desteklemek için birkaç yastık getirdi.
- desteklemek
- {f} support
He made a speech in support of the plan.
- Planı desteklemek için bir konuşma yaptı.
I'm glad that you want to support this project.
- Bu projeyi desteklemek istemene sevindim.
- desteklemek
- promote
He worked hard to promote peace.
- O, barışı desteklemek için çok çalıştı.
We must work hard to promote world peace.
- Dünya barışını desteklemek için çok çalışmalıyız.
- destekleme alımı
- (Ticaret) support purchase
- destekleme kredisi anlaşması
- (Ticaret) stand-by agreement
- destekleme (yastık vb ile)
- bolstering
- destekleme alımı
- support buying
- destekleme anlaşması
- (Ticaret) standby agreements
- destekleme besleme
- (Arılık) stimulative feeding
- destekleme bölümleri
- (Hukuk) supporting units
- destekleme fiyatı
- (Ticaret) supported price
- destekleme politikası
- price support policy
- destekleme çubuğu
- (Otomotiv) supporting rod
- desteklemek
- encourage
- desteklemek
- {f} favor
- desteklemek
- endorse
- desteklemek
- fortify
- desteklemek
- back
It's important to back up claims with evidence.
- İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
Tom stayed to back me up.
- Tom beni desteklemek için kaldı.
- desteklemek
- bear somebody out
- desteklemek
- stick up for
- desteklemek
- back up
It's important to back up claims with evidence.
- İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- desteklemek
- {f} identify
- desteklemek
- brace
- destekle
- shore up
Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
- Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- desteklemek
- corroborate
Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth.
- Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.
- destekle
- {f} buttressed
- desteklemek
- subordinate
- desteklemek
- assist
- desteklemek
- {f} patronize
- desteklemek
- {f} stand
- desteklemek
- {f} underpin
- desteklemek
- {f} advocate
- desteklemek
- hold up
- destekle
- assisted
- desteklemek
- give a leg up
- desteklemek
- sponsor
- desteklemek
- give support
- desteklemek
- confirm
- desteklemek
- build
- desteklemek
- sustain
- desteklemek
- patronise
- desteklemek
- nourish
- desteklemek
- substantiate
- desteklemek
- (Kanun) brace for
- desteklemek
- give countenance to
- desteklemek
- plump for
- desteklemek
- shore up
- desteklemek
- stand for
- desteklemek
- (Konuşma Dili) hold by
- desteklemek
- rally to
- desteklemek
- make up of
- desteklemek
- stay
Tom stayed to back me up.
- Tom beni desteklemek için kaldı.
- desteklemek
- warrant
- desteklemek
- subsidize
- desteklemek
- go along
- desteklemek
- boost
- desteklemek
- (Konuşma Dili) be with
- desteklemek
- pull
- desteklemek
- rally around
- desteklemek
- prop up
He fetched a few cushions to prop up her head.
- Onun başını desteklemek için birkaç yastık getirdi.
- desteklemek
- stand up for
- desteklemek
- stick by
- desteklemek
- second
- desteklemek
- (Dilbilim) accommodate with
- stok destekleme
- (Denizbilim) restocking
- desteklemek
- go along with
- destekle
- {f} prop
In 1920, British astronomer Arthur Eddington proposed that the Sun and other stars are powered by nuclear reactions.
- 1920'de İngiliz astronom Arthur Eddington güneş ve diğer yıldızların nükleer reaksiyonlar tarafından desteklendiğini ileri sürdü.
Our surveys indicate that the public would support the proposed legislation.
- Bizim anketler halkın önerilen yasayı destekleyeceğini göstermektedir.
- destekle
- {f} supported
Many leaders supported the compromise.
- Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
I made believe that I supported him.
- Onu desteklediğime inandırdım.
- destekle
- {f} support
He supported himself with a stick.
- O, kendisini bir baston ile destekledi.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- destekle
- {f} shoring
- destekle
- stick by
- destekle
- seconding
- destekle
- {f} seconded
Tom seconded the motion.
- Tom hareketi destekledi.
- destekle
- {f} shore
Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
- Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- destekle
- made up of
- destekle
- {f} countenance
- destekle
- {f} bracing
- destekle
- make up of
- destekle
- {f} buttressing
- destekle
- {f} supporting
Thank you for supporting me.
- Beni desteklediğin için teşekkür ederim.
We are not alone in supporting the plan.
- Planı desteklemede yalnız değiliz.
- destekle
- back up
I need to find someone to back up Tom's alibi.
- Tom'un mazeretini destekleyecek birini bulmalıyım.
Tom started to back up.
- Tom desteklemeye başladı.
- desteklemek
- favour
- desteklemek
- buttress
- desteklemek
- countenance
- desteklemek
- found
- desteklemek
- shore
- desteklemek
- carry
- desteklemek
- bear up
- desteklemek
- bolster up
- desteklemek
- cheer
- desteklemek
- uphold
- desteklemek
- plug for
- birbirini destekleme
- logrolling
- bloke etme ve destekleme
- (Askeri) blocking and choking
- destekle
- underpinning
- destekle
- buttress
- destekle
- underpin
- destekle
- back#up
- desteklemek
- strengthen
- desteklemek
- to prop up, to shore up; to support, to back up, to countenance, to uphold, to champion, to endorse, to buttress sth (up), to stand for sth, to stand sb up for sb/sth; to subsidize
- desteklemek
- to support (intellectually or morally)
- desteklemek
- champion
- desteklemek
- to prop up, shore up (with a prop)
- desteklemek
- help forward
- desteklemek
- buoy
- desteklemek
- favour [Brit.]
- desteklemek
- bear smb. out
- desteklemek
- bolster
- desteklemek
- (Hukuk) encourage, support, uphold, underpinning, reinforce
- desteklemek
- stand by
- desteklemek
- bear out
- desteklemek
- stanchion
- desteklemek
- strut
- desteklemek
- {f} start
- desteklemek
- {f} stake
- desteklemek
- {f} indorse
- desteklemek
- {f} spoonfeed
- desteklemek
- {f} logroll
- desteklemek
- {f} espouse
- desteklemek
- keep smb. in countenance
- desteklemek
- (deyim) back sth. up
- desteklemek
- feed
- desteklemek
- (deyim) be with someone
- desteklemek
- (deyim) back someone up
- desteklemek
- lend countenance to
- desteklemek
- {f} undergird
- desteklemek
- sell short
- müşterek stratejik planlama doküman destekleme analizi
- (Askeri) joint strategic planning document supporting analyses