deserving of; in a good or bad sense, but chiefly in a good sense

listen to the pronunciation of deserving of; in a good or bad sense, but chiefly in a good sense
English - Turkish

Definition of deserving of; in a good or bad sense, but chiefly in a good sense in English Turkish dictionary

worth
değer

Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun? - Do you think this book is worth reading?

Bu sorun tartışılmaya değer. - This problem is worth discussing.

worth
değmek
worth
sahibi
worth
değerli

Bunun ne kadar değerli olduğunu düşünüyorsun? - How much do you think this is worth?

Bir arkadaş az sayıda hazine kadar çok değerlidir. - Few treasures are worth as much as a friend.

worth
kadir
worth
{s} değerinde

Bir resim, bin sözcük değerindedir. - An image is worth a thousand words.

Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir. - In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.

worth
{i} kıymet, değer: It's of very little worth. Kıymeti pek az. Give me five hundred thousand liras' worth of cheese. Bana beş yüz bin liralık
worth
{i} değerli şey
worth
{s} layık

O kuşkuya layık değildi. - He wasn't worthy of suspicion.

Mary güveninize layık değildi. - Mary was not worthy of your trust.

worth
(sıfat) değer, layık, bedel, değerinde
worth
(isim) değer, bedel, değerli şey
English - English
worth
deserving of; in a good or bad sense, but chiefly in a good sense
Favorites