Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.
Benim üzerimde çok derin bir etkisi vardı.
- It had a profound effect on me.
Sorularınız giderek daha derinleşiyor.
- Your questions are getting progressively more profound.