The lesson is science.
- Dersimiz fen ve teknoloji.
The lesson is science.
- Dersimiz fen bilgisi.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders esnasında Japonca konuşmamalısınız.
Few people came to the lecture.
- Çok az sayıda kişi derse geldi.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Physics is my weak subject.
- Fizik benim zayıf dersim.
We study many subjects in high school.
- Lisede birçok konuda ders alıyoruz.
Instructional videos are a key component of many online courses.
- Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.
Every fable ends up with a moral.
- Her masal, alınacak bir dersle biter.
Did you understand the moral of this story?
- Bu hikayeden alınacak dersi anladın mı?
We have French in third period.
- 3. dönemde Fransızca dersimiz var.
In this school, a period is fifty minutes long.
- Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır.
Tom is teaching a class right now.
- Tom şu anda bir sınıfa ders veriyor.
In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.
- Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
We should follow his example.
- Biz onun dersini izlemeliyiz.