dersler

listen to the pronunciation of dersler
Turkish - English
(Eğitim) curriculum
studies

With the T.V. on, how can you keep your mind on your studies? - Açık televizyonla, derslerini nasıl aklında tutabilirsin?

Some students neglect their studies in favor of sports. - Bazı öğrenciler spor adına derslerini ihmal ederler.

schoolwork
lessons

That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach. - İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.

She began lessons in piano at age 6. - O, 6 yaşında piyano derslerine başladı.

ders
lesson

Don't speak in the middle of a lesson. - Dersin ortasında konuşma.

The lesson is science. - Dersimiz fen bilgisi.

ders
class

You must not speak Japanese during the class. - Ders esnasında Japonca konuşmamalısınız.

You must not speak Japanese during the class. - Ders esnasında Japonca konuşmamalısın.

ders
{i} lecture

Few people came to the lecture. - Çok az sayıda kişi derse geldi.

His lectures are terribly boring. - Onun dersleri korkunç sıkıcı.

ders
subject

English has become my favorite subject. - İngilizce en sevdiğim ders oldu.

Physics is my weak subject. - Fizik benim zayıf dersim.

ders
instruction

Instructional videos are a key component of many online courses. - Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.

ders
moral

What's the moral of the story? - Hikayeden alınacak ders nedir?

What's the moral of this story? - Bu hikayeden alınacak ders nedir?

ders
period

Tom went to talk to Mary as soon as the period ended. - Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti.

In this school, a period is fifty minutes long. - Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır.

kurs (dersler dizisi)
course
ders
teaching

Tom is teaching a class right now. - Tom şu anda bir sınıfa ders veriyor.

Our principal does no teaching. - Okulu müdürümüz derse girmez.

ders
training
ders
lesson, class, course, lecture, subject; lesson, moral, example, warning
Kara Kuvvetleri Alınan Dersler Merkezi
(Askeri) Center for Army Lessons Learned
Müşterek Alınan Evrensel Dersler (Rapor)
(Askeri) Joint Universal Lessons Learned (report)
Müşterek Alınan Evrensel Dersler Sistemi
(Askeri) Joint Universal Lessons Learned System
ders
(ibret) one in the eye
ders
morals
ders
object lesson
ders
lesson, class; course
ders
warning, example, lesson
ders
example

We should follow his example. - Biz onun dersini izlemeliyiz.

müşterek alınan dersler merkezi
(Askeri) joint center for lessons learned
müşterek komuta merkezi; müşterek dersler kataloğu
(Askeri) joint command center; joint course catalog
sınıf/dersler
(Bilgisayar) class/lessons
Turkish - Turkish

Definition of dersler in Turkish Turkish dictionary

ders
Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi: "Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu."- S. F. Abasıyanık
DERS
(Osmanlı Dönemi) Tenbih, tâlimat, vazife. Bir şeyi öğrenmek için muallim veya o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan vazife
DERS
(Osmanlı Dönemi) Akıl
ders
Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre. Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi: "Bir yakınlık kurmak için derslerini soracak oluyordu."- N. Cumalı
ders
Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret: "En iyisi, kıyının verdiği şu ekoloji dersini uygulamak mı dersiniz?"- H. Taner
Ders
sebak
ders
Öğretmenin öğrenciye sınıfta, belirli bir sürede verdiği bilgi
ders
Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret
ders
Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi
ders
Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre