Tom is good at balancing things on his head.
- Tom şeyleri kafasında dengelemekle iyi.
Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
- Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
- Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
I balanced my checkbook while you were washing clothes.
- Sen giysileri yıkarken ben çek defterini dengeledim.
Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
- Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.