I want to talk to your supervising officer.
- Denetleme memurunla konuşmak istiyorum.
Tom Jackson is the supervising producer.
- Tom Jackson denetleyici yapımcıdır.
Tom is in charge of overseeing the entire project.
- Tom tüm projeyi denetlemekten sorumlu.
While she is writing, her dad will supervise.
- O yazarken, babası denetleyecek.
In her job, she supervises 30 employees.
- İşinde, 30 çalışanı denetler.
The accounts have been audited.
- Hesaplar denetlenmektedir.
Once a week, the mother inspects her son's room.
- Haftada bir kez anne oğlunun odasını denetler.
Sami's car was inspected by investigators.
- Sami'nin arabası araştırmacılar tarafından denetlendi.