denetlenmemiş

listen to the pronunciation of denetlenmemiş
Turkish - English
uninspected
{s} not examined; not having passed inspection
denetle
(Bilgisayar) check for
denetle
(Bilgisayar) control
denetle
(Bilgisayar) check in
denetle
{f} supervising

I want to talk to your supervising officer. - Denetleme memurunla konuşmak istiyorum.

Tom Jackson is the supervising producer. - Tom Jackson denetleyici yapımcıdır.

denetle
oversee

Tom is in charge of overseeing the entire project. - Tom tüm projeyi denetlemekten sorumlu.

denetle
oversaw
denetle
{f} overseen
denetle
{f} superintending
denetle
superintend
denetle
supervise

While she is writing, her dad will supervise. - O yazarken, babası denetleyecek.

In her job, she supervises 30 employees. - İşinde, 30 çalışanı denetler.

denetle
Check
denetle
audit

The accounts have been audited. - Hesaplar denetlenmektedir.

denetle
inspect

Once a week, the mother inspects her son's room. - Haftada bir kez anne oğlunun odasını denetler.

Sami's car was inspected by investigators. - Sami'nin arabası araştırmacılar tarafından denetlendi.

denetlenmemiş
Favorites