Democracy is the worst form of government, except all the others that have been tried.
- Denenmiş olan tüm diğerleri hariç, demokrasi yönetimin en kötü şeklidir.
A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
- Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
There is an urgent need for experienced pilots.
- Deneyimli pilotlara acil bir ihtiyaç vardır.
He tried solving the problem.
- Problemi çözmeyi denedi.
When I was young, I tried to read as many books as I could.
- Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.
Tom said he was going to try out for his school soccer team.
- Tom okul futbol takımı için deneyeceğini söyledi.
He couldn't wait to try out his new surfboard.
- Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
It is no use trying again.
- Tekrar denemenin faydası yok.
It's no use trying anything.
- Bir şey denemenin faydası yok.
You should try to be more polite.
- Daha kibar olmayı denemelisin.
Please try me for the job.
- İş için beni deneyin, lütfen.
According to my experience, it takes one year to master French grammar.
- Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
- Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
Sami tried a few samples, but he didn't buy.
- Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.