denenmek

listen to the pronunciation of denenmek
Turkish - English
to be tested
tested
attempted
be tried
tried
be tested
stand trial
to be tested, be tried
be on trial
dene
{f} experienced

He was experienced in business. - O, işte deneyimliydi.

A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way. - Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.

dene
(Bilgisayar) try it
dene
{f} tried

Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep. - Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.

I tried many things but failed after all. - Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.

dene
try out

I'd like to try out this new model before I buy it. - Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.

He couldn't wait to try out his new surfboard. - Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.

dene
{f} experiencing
dene
{f} trying

It is no use trying again. - Tekrar denemenin faydası yok.

It's no use trying anything. - Bir şey denemenin faydası yok.

dene
assay
dene
{f} try

Why don't you give tennis a try? - Niçin tenisi denemiyorsun?

Please try me for the job. - İş için beni deneyin, lütfen.

dene
{f} experience

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad. - Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.

denenme
try of
dene
{f} sample

Sami tried a few samples, but he didn't buy. - Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.

denenme
test, trial
denenme
trial
Turkish - Turkish
Deneme işine konu olmak
dene
Buğday
denenme
Denenmek işi
English - Turkish
denenmek
Favorites