denenme

listen to the pronunciation of denenme
Turkish - English
try of
test, trial
trial
dene
{f} experienced

He is young, but experienced. - O genç ama deneyimli.

A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way. - Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.

dene
(Bilgisayar) try it
denenmek
to be tested
denenmek
tested
denenmek
attempted
denenmek
be tried
denenmek
tried
dene
{f} tried

When I was young, I tried to read as many books as I could. - Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.

He tried solving the problem. - Problemi çözmeyi denedi.

dene
try out

I'd like to try out this new model before I buy it. - Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.

He couldn't wait to try out his new surfboard. - Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.

dene
{f} experiencing
dene
{f} trying

Older people are often afraid of trying new things. - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

Tom spent a lot of time trying to learn how to play the French horn. - Tom Fransız kornosunu çalmayı öğrenmeyi denemek için çok zaman harcadı.

dene
assay
dene
{f} try

Why don't you give tennis a try? - Niçin tenisi denemiyorsun?

You should try to be more polite. - Daha kibar olmayı denemelisin.

dene
{f} experience

Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh? - Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?

Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad. - Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.

dene
{f} sample

Sami tried a few samples, but he didn't buy. - Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.

denenmek
be tested
denenmek
stand trial
denenmek
to be tested, be tried
denenmek
be on trial
Turkish - Turkish
Denenmek işi
dene
Buğday
denenmek
Deneme işine konu olmak
English - Turkish
denenme
Favorites