You should try to be more polite.
- Daha kibar olmayı denemelisin.
Older people are often afraid of trying new things.
- Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
- Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.
I had to work on an essay.
- Ben bir deneme üzerinde çalışmak zorunda kaldım.
Don't be afraid to experiment.
- Denemekten korkmayın.
This experiment is worth trying.
- Bu deney denemeye değer.
I succeeded in my first attempt.
- İlk denememde başarılı oldum.
The man's third attempt to stop smoking ended in failure.
- Adamın sigarayı bırakmak için yaptığı üçüncü deneme başarısızlıkla son buldu.
You can use Tatoeba to test yourself.
- Kendinizi denemek için Tatoeba'yı kullanabilirsiniz.
He wanted to test his limits.
- O, sınırlarını denemek istedi.
We learn by trial and error.
- Biz deneme ve yanılma ile öğreniriz.
Through trial and error, he found the right answer by chance.
- Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut.
- Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.
Would you like to give it another shot?
- Bir kez daha denemek ister misin?
Tom decided to give it a shot.
- Tom denemeye karar verdi.
I recommend you try studying a bit harder.
- Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
You might want to try studying in the library.
- Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.
Tom and Mary's little girl is starting to take her first tentative steps.
- Tom ve Mary'nin küçük kızı ilk deneme adımlarını atmaya başlıyor.
The proof is in the pudding.
- Bir şeyi denemeden bilemezsin.
Tom asked me to proofread his essay.
- Tom benden denemesini tashih etmemi istedi.
The end of my probation period is nearing.
- Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.
You're still in your probation period.
- Sen hâlâ deneme sürendesin.
I would like to try it. Where is the fitting room?
- Onu denemek istiyorum. Deneme kabini nerede?
The fitting room is being used now.
- Deneme kabini şimdi kullanılıyor.
Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut.
- Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.
I'm here on a trial period.
- Deneme süresince buradayım.
You may evaluate the software before the trial period expires in 30 days.
- Deneme süresi otuz gün içinde sona ermeden önce yazılımı değerlendirebilirsin.
The fitting room over there is unoccupied.
- Oradaki elbise deneme odası boş.
The fitting room is being used now.
- Elbise deneme odası şimdi kullanılıyor.