Definition of deneme in Turkish English dictionary
- {i} try
Linux is a free operating system; you should try it.
- Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
It was mad of him to try to swim in the icy water.
- Buz gibi suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.
- test
You can use Tatoeba to test yourself.
- Kendinizi denemek için Tatoeba'yı kullanabilirsiniz.
Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut.
- Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.
- {i} trial
The trial was all but done.
- Deneme neredeyse yapılmıştı.
Through trial and error, he found the right answer by chance.
- Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- try out
- essay
His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
- Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.
In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.
- Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.
- experiment
Tom isn't afraid of experimenting.
- Tom denemekten korkmuyor.
Don't be afraid to experiment.
- Denemekten korkmayın.
- try-out
- taste
- dissertation
- probing
- testing
- experience
- (Bilgisayar) retries
- attempt
This attempt resulted in failure.
- Bu deneme başarısızlıkla sonuçlandı.
His escape attempt was successful.
- Kaçış denemesi başarılıydı.
- (Tıp) run
- essaying
- (Bilgisayar) attempted
- on trial
- shakedown
- pilot
Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut.
- Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.
- crack
- practice
- effort
- bash
- shot
If you haven't driven a bike yet, you should give it a shot.
- Henüz bir bisiklet sürmediysen bir denemelisin.
Tom decided to give it a shot.
- Tom denemeye karar verdi.
- workout
- touch
- study
You might want to try studying in the library.
- Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.
I recommend you try studying a bit harder.
- Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
- experimentation
- fling
- assay
- whack
- proving
- tentative
Tom and Mary's little girl is starting to take her first tentative steps.
- Tom ve Mary'nin küçük kızı ilk deneme adımlarını atmaya başlıyor.
- proof
Tom asked me to proofread his essay.
- Tom benden denemesini tashih etmemi istedi.
I'm proofreading my essay.
- Denememi düzeltmek için okuyorum.
- lit. essay
- probation
You're still in your probation period.
- Sen hâlâ deneme sürendesin.
The end of my probation period is nearing.
- Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.
- go
- experiment, test
- test; shakedown; attempt, try; essay
- (araç) shakedown
- stab
- competition
- shy
- boss
- dissertation#
- denemek
- try
Tom always wants to try something new.
- Tom her zaman yeni bir şey denemek ister.
I'd like to try this.
- Bunu denemek istiyorum.
- deneme baskısı
- (Askeri,Sanat) proof
- deneme niteliğinde
- tentative
- deneme alanı
- testing ground
- deneme alanı
- (Bilgisayar) test area
- deneme amaçlı
- (Askeri) tentative
- deneme ateşi
- (Askeri) trial fire
- deneme atımı
- (Askeri) trial shot
- deneme deseni
- (Gıda) experimental design
- deneme harmanı
- (İnşaat) trial batch
- deneme için
- on trial
- deneme kuyusu
- test pit
- deneme kuyusu
- trial pit
- deneme maketi
- breadboard model
- deneme olarak
- tentative
- deneme sayfası
- (Bilgisayar) test page
- deneme sayısı
- (Bilgisayar) retries
- deneme süresi
- probationary
- deneme süresi
- period of probation
- deneme sürümü
- trial version
- deneme topu
- (Askeri) test piece
- deneme yapmak
- trial
- deneme yapmak
- try
- deneme yapmak
- test
- deneme yapmak
- try out
- deneme yayını
- (Televizyon) pilot
- deneme çukuru
- test pit
- deneme çukuru
- (İnşaat,Teknik) trial pit
- deneme-yanılma
- trial and error
- deneme-yanılma
- trial-and-error
- deneme işletmesi
- (Mühendislik) trial run
- deneme yazısı
- of essays
- deneme alanı
- proving ground
- deneme aleti
- testing apparatus
- deneme amaçlı fabrika
- pilot plant
- deneme atışı
- (Askeri) test-fire
- deneme bacası
- test shaft
- deneme balonu
- trial balloon
- deneme bandı
- control strip
- deneme basıncı
- test pressure
- deneme cihazı
- tester
- deneme duvarı
- (Askeri) training wall
- deneme evliliği
- trial marriage
- deneme eşlemi
- (Sinema) rush print
- deneme filmi
- test film
- deneme filmi
- pilot film
- deneme filmi
- screen test
- deneme filmi çekmek
- screen test
- deneme gerilmesi
- proof stress
- deneme gücü
- testing power
- deneme halinde
- on probation
- deneme için çalıştırma
- test run
- deneme işleri
- testing operations
- deneme kabini
- fitting room
The fitting room is being used now.
- Deneme kabini şimdi kullanılıyor.
I would like to try it. Where is the fitting room?
- Onu denemek istiyorum. Deneme kabini nerede?
- deneme kazığı
- test pile
- deneme kazığı
- trial pile
- deneme kazığı
- test piling
- deneme kesiti
- test section
- deneme kopyası
- rush print
- deneme kopyası
- (Bilgisayar) test copy
- deneme kopyası
- (Sinema) check print
- deneme kuruluşu
- pilot plant
- deneme kuvveti
- (Askeri) test force
- deneme kuyusu
- test pit, trial pit
- deneme makinesi
- testing machine
- deneme niteliğinde
- experimental
- deneme niteliğinde
- probationary
- deneme okulu
- pilot school
- deneme olarak
- tentatively
- deneme paketi
- test pack
- deneme parçası
- test strip
- deneme pilotu
- test pilot
Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut.
- Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.
- deneme program
- (Bilgisayar) pilot program
- deneme programı
- test program
- deneme roketi
- (Havacılık) test rocket
- deneme seferi
- sea trial
- deneme sondajı
- exploratory boring
- deneme standardı
- testing nominative
- deneme süreci
- testing period
- deneme süresi
- probationary period
- deneme süresi
- probation
- deneme süresi
- probation period
- deneme süresi
- qualifying period
- deneme süresi
- trial period
You may evaluate the software before the trial period expires in 30 days.
- Deneme süresi otuz gün içinde sona ermeden önce yazılımı değerlendirebilirsin.
I'm here on a trial period.
- Deneme süresince buradayım.
- deneme süresi bitip sözleşme yapmak
- take up one's indentures
- deneme sürüşü
- test drive
- deneme sürüşü yapmak
- test drive
- deneme sıklığı
- (Tıp) testing frequency
- deneme sınavı
- (Dilbilim) pilot test
- deneme tahtası
- 1. guinea pig, patient used for experimentation or training. 2. thing used for practice
- deneme tahtası
- something or somebody which is treated as a plaything
- deneme tapası
- test plug
- deneme tesisi
- pilot plant
- deneme tüneli
- (Madencilik) exploratory adit
- deneme tüneli
- wind tunnel
- deneme tüneli
- pilot shaft
- deneme uzunluğu
- test length
- deneme uçuşu
- (Askeri,Havacılık,Teknik) check flight
- deneme uçuşu
- trial flight, test flight
- deneme uçuşu
- proving flight
- deneme uçuşu
- (Havacılık) test fly
- deneme uçuşu
- test flight
- deneme uçuşu
- shakedown flight
- deneme uçuşu pilotu
- test pilot
- deneme verisi
- test data
- deneme voltajı
- testing voltage
- deneme yanılma yöntemi
- trial and error
- deneme yanılmayla öğrenmek
- to learn by trial and error
- deneme yazarı
- essayist
- deneme yordamı
- test routine
- deneme yükü
- test load
- deneme zarfı
- testing envelope
- deneme çekimi
- test shot
- deneme çukuru
- test pit, trial pit
- deneme ürünü
- tester
- denemek
- prove
- denemek
- try out
I'd like to try out this new model before I buy it.
- Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.
He couldn't wait to try out his new surfboard.
- Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
- denemek
- put
He has given up trying to put the papers in order.
- Kağıtları sıraya koymayı denemekten vazgeçti.
- denemek
- experience
- denemek
- chance
Tom said he didn't want to take any chances.
- Tom denemek istemediğini söyledi.
We'll have to take our chances.
- Şansımızı denemek zorunda olacağız.
- denemek
- take a chance
Tom doesn't want to take a chance.
- Tom şansını denemek istemiyor.
- denemek
- to try, to attempt, to essay, to have a stab at; to test; to try sb/sth out; (giysi) to try sth on
- denemek
- to test, try; to experiment (with)
- denemek
- test
You can use Tatoeba to test yourself.
- Kendinizi denemek için Tatoeba'yı kullanabilirsiniz.
Sami wanted to test his skills in Cairo.
- Sami yeteneklerini Kahire'de denemek istiyordu.
- denemek
- essay
- denemek
- condition
- denemek
- stab
- denemek
- try on
Would you care to try one of these?
- Bunlardan birini denemek ister misin?
He was eager to try on the blue shirt.
- Mavi gömleği denemek için hevesliydi.
- denemek
- endeavor
- denemek
- try one's hand
- denemeler
- essays
Why did I hate to write essays?
- Neden denemeler yazmaktan nefret ettim?
All the essays, other than yours, were good.
- Seninki hariç tüm denemeler iyiydi.
- klinik deneme
- (Tıp) clinical trial
- denemek
- attempt
- denemek
- endeavour
- denemek
- practise
- denemek
- sample
- denemek
- try on, trying on. trying a dress on - elbise denemek. trying a pair of shoes on - ayakkabı denemek
- denemek
- try of
- denemeler
- tries
- denemeler
- attempts
All of my attempts have failed.
- Bütün denemelerim başarısız oldu.
Masterpieces are only successful attempts.
- Başyapıtlar yalnızca başarılı denemelerdir.
- araştırma, geliştirme, deneme ve değerlendirme
- (Askeri) research, development, test and evaluation
- denemek
- give it a shot
I had to give it a shot.
- Denemek zorunda kaldım.
- denemek
- have a go at
- denemek
- (elbise) try on
- denemek
- have a stab at
- denemek
- give it a try
Anyone else want to give it a try?
- Başka biri onu denemek istiyor mu?
I had to give it a try.
- Denemek zorunda kaldım.
- denemek
- have a try
Come on over to have a try.
- Denemek için bana uğra.
I'd also like to have a try.
- Ben de denemek istiyorum.
- denemek
- assay
- denemek
- have a go
- denemek
- have a shy at
- denemek
- put to the touch
- denemek
- experiment
Tom isn't afraid of experimenting.
- Tom denemekten korkmuyor.
Don't be afraid to experiment.
- Denemekten korkmayın.
- denemek
- take a whack at
- denemek
- approve
- elbise deneme odası
- fitting room
The fitting room over there is unoccupied.
- Oradaki elbise deneme odası boş.
The fitting room is being used now.
- Elbise deneme odası şimdi kullanılıyor.
- hareketli deneme
- dynamic probing
- ilk deneme
- baptism
- klinik deneme formülü
- (Tıp) clinical trial formula
- laboratuvar deneme odası
- (Çevre) laboratory test chamber
- maket üzerinde deneme
- model test
- mecburi iniş deneme tankı
- (Havacılık) ditching tank
- mecburi iniş deneme tankı
- (Havacılık) free-launching tank
- model deneme
- model testing
- program deneme
- program testing
- temsili deneme yanılma
- (Pisikoloji, Ruhbilim) vicarious trial and error
- toplam deneme
- (Bilgisayar) total retries
- zorlu deneme
- acid test
- zorlu deneme
- crucible
- ön deneme
- preliminary test