dene

listen to the pronunciation of dene
English - Turkish
Turkish - Turkish
Buğday
English - English
a valley, especially the deep valley of a stream or rivulet
a sand dune by the seashore
A sandy tract or dune by the seashore
{i} narrow wooded valley; dune by the seashore
Dene-Yeniseian
A proposed language family linking the Na-Dene languages of North America and the Yeniseian languages of Siberia
Na-Dene
A major language family consisting of Tlingit, Eyak and the Athabascan languages, spoken in large parts of North America
na-dene
a family of North American Indian languages
Turkish - English
{f} experienced

I am not experienced in driving. - Ben araba sürmede deneyimli değilim.

He was experienced in business. - O, işte deneyimliydi.

(Bilgisayar) try it
{f} tried

He tried out that new machine. - O, o yeni makineyi denedi.

Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep. - Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.

try out

Tom said he was going to try out for his school soccer team. - Tom okul futbol takımı için deneyeceğini söyledi.

I'd like to try out this new model before I buy it. - Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.

{f} experiencing
{f} trying

If you want to make your dreams come true, keep on trying. - Hayallerinizi gerçekleştirmek istiyorsanız, denemeye devam edin.

It's no use trying anything. - Bir şey denemenin faydası yok.

assay
{f} try

Linux is a free operating system; you should try it. - Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.

Why don't you give tennis a try? - Niçin tenisi denemiyorsun?

{f} experience

Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh? - Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

{f} sample

Sami tried a few samples, but he didn't buy. - Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.

dene istersen
(Argo) give it a burl
dene kadar uygulamada kalır
(Politika, Siyaset) it shall apply fromto
kere dene
(Bilgisayar) times
yine dene
(Bilgisayar) try again
hepsini bir kez dene
(Bilgisayar) round robin
hepsini birer kez dene
(Bilgisayar) round robin
dene

    Pronunciation

    Etymology

    [ 'dEn ] (noun.) before 12th century. From Middle English, from Old English denu
Favorites