Onlar ya barakada ya da mağarada.
- They're either in the shed or in the den.
Kara delikler çok yoğundur.
- Black holes are very dense.
Red Dragon tanınmış bir kumar ve esrarkeş batakhanesi.
- The Red Dragon is a well-known gambling and opium den.
Dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğini kimse inkar edemez.
- No one can deny the fact that the earth is round.
Daniel was put into the lions’ den.
As the head of the boarding school, he serves as den mother for all the new students.
Through trial and error, he found the right answer by chance.
- Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
They attempted to break through the enemy line.
- Düşman hattını yarıp geçmeyi denediler.
From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
- Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
- Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.
It is no more than half a mile to the sea.
- Denize yarım milden daha fazla değil.
He lost his balance and fell off his bicycle.
- Dengesini kaybetti ve bisikletinden düştü.
He lost his balance and fell off his bicycle.
- Dengesini kaybedip bisikletten düştü.
Tom is out of my league.
- Tom benim dengim değil.
The situation quickly got out of hand.
- Durum hızla denetimden çıktı.
The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off.
- Futbol yöneticisi ayrıntılı bir yeni taktik denedi, ancak başarıya ulaşmadı.
We've been friends since I was 6 months old.
- Ben altı aylıkken den beri biz arkadaşız.
I haven't seen Tom since 1988.
- 1988' den beri Tom'u görmedim.
... SANFT DEN STROM HINAB! ...