Gold is heavier than iron.
- Altın demirden daha ağırdır.
Gold is more precious than iron.
- Altın demirden daha kıymetlidir.
The boat anchored near the shore.
- Tekne kıyıya yakın demir attı.
The ship dropped anchor in the harbor.
- Gemi limanda demir attı.
The textile factory's windows are fitted with iron bars so when a fire broke out inside the factory, most of the workers died.
- Tekstil fabrikasının pencereleri demir çubuklarla donatılmış bu yüzden fabrikada yangın çıktığında işçilerden çoğu öldü.
Tom took some change out of his pocket and gave it to the man.
- Tom cebinden demir para çıkardı ve onu adama verdi.
Tom put some coins in the box.
- Tom kutuya bazı demir paralar koydu.
I cross the railroad tracks every morning.
- Her sabah demir yolu hattını geçerim.
Twenty railroads were closed down.
- Yirmi demir yolu kapatıldı.
Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
- Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.
Tom removed the hacksaw from his toolbox and asked Mary if she wanted it.
- Tom alet çantasından demir testeresini çıkardı ve Mary'ye onu isteyip istemediğini sordu.