This is the boy who found your watch.
- Bu, saatini bulan delikanlı.
A lot of boys are running in the park.
- Parkta bir sürü delikanlı çalışıyor.
He's a fine young lad.
- O iyi genç bir delikanlı.
Her boyfriend's a nice lad.
- Onun erkek arkadaşı hoş bir delikanlı.
Tom isn't a teenager anymore.
- Tom artık bir delikanlı değil.
When Tom was a teenager, he earned money delivering newspapers.
- Tom bir delikanlı iken gazeteler dağıtarak para kazandı.
I began to sing when I was a youngster.
- Delikanlı iken şarkı söylemeye başladım.
You're not a teenager yet.
- Sen henüz bir delikanlı değilsin.
The teenager is showing off his new car.
- Delikanlı yeni arabasını gösteriyor.