Başkalarına güzel bir şekilde davranmak benim için çok zordu.
- It was hard for me to act pleasantly to others.
Dün gece güzel bir rüya gördüm.
- I had a pleasant dream last night.
Hiçbir şey sabah yapılan bir yürüyüş kadar hoş değil.
- Nothing is as pleasant as a walk in the morning.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!
O çok keyifli görünüyor.
- He seems very pleasant.