Elizabeth sevinçliydi.
- Elizabeth was delighted.
Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
- To my great delight, he won the first prize.
Çok keyifli bir gün geçirdik.
- We've had a most delightful day.
Ben az önce keyifli bir haber aldım.
- I've just received some delightful news.
Sevinmek, üzülmenin karşıtıdır.
- Delight is the opposite of sorrow.
Bir dağ zirvesinden güneş'in doğuşunu izlemek bir zevk.
- To see the sunrise from a mountaintop is a delight.
Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
- Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.