Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
- To my great delight, he won the first prize.
Elizabeth sevinçliydi.
- Elizabeth was delighted.
Erkek kardeşim pul koleksiyonundan büyük keyif alır.
- My brother takes great delight in his stamp collection.
İnsanların keyifli olduklarını düşünüyorum.
- I think people are delighted.
O, arkadaşları ile konuşmaktan zevk aldı.
- He took delight in talking with friends.
Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
- Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
Sevinmek, üzülmenin karşıtıdır.
- Delight is the opposite of sorrow.
O, arkadaşları ile konuşmaktan zevk aldı.
- He took delight in talking with friends.
Benimle gelseydiniz mutlu olurdum.
- I'd be delighted if you'd come with me.
Onun başarısını duymaktan mutlu olduk.
- We were delighted to hear of his success.
İnsanların keyifli olduklarını düşünüyorum.
- I think people are delighted.
O hediyemden çok hoşnut oldu.
- She was much delighted at my gift.
Çin kültürü ile ilgili her zaman hoşnuttum.
- I've always been delighted with the chinese culture.
Portakal çiçekleri rahatlatıcı bir etki ve hoş bir kokuya sahiptir.
- Orange blossoms have a relaxing effect and a delightful scent.
Alandaki bir uzman tarafından takdir edilmek hoş.
- It is delightful to be praised by an expert in the field.
Tatlı bir mizah duygusu var.
- She has a delightful sense of humor.
Tanıştığımıza memnun oldum.
- I'm delighted to make your acquaintance.
Seninle tanıştığıma memnun oldum.
- I'm delighted to meet you.