Cılız ve narin bir çocuktu.
- He was a weak and delicate child.
Örümcek bahçede narin ağını ördü.
- The spider spun her delicate web in the garden.
Şu anda hassas bir konumdayım.
- I am now in a delicate position.
Bir bebeğin hassas cildi vardır.
- A baby has delicate skin.
Fadıl, zarif Leyla'yı acımasız bir dünyadan kurtarmak istedi.
- Fadil wanted to save the delicate Layla from a harsh world.
Narin, zarif çiçekler çiçek açmış.
- The delicate, graceful flowers are in bloom.
Ödeme sistemleri narin ve dengesizdir - Nakit daha güvenlidir.
- Payment systems are delicate and unstable - Cash is safer.
Don't put that in with your jeans, it's a delicate!.
Set the washing machine to the delicate cycle.
The negotiations were very delicate.