Definition of deli̇' in Turkish English dictionary
- deli
- crazy
He is not just interested, he's crazy about it.
- O onunla sadece ilgilenmiyor, ona deli oluyor.
Most people think I'm crazy.
- Birçok kişi deli olduğumu düşünür.
- deli
- mad
He is mad about music.
- O, müziği deli gibi seviyor.
Tom is driving me mad.
- Tom beni deli ediyor.
- deli
- (Argo) cracked
- deli
- madman
Tom acted like a madman.
- Tom bir deli gibi davrandı.
He behaved like a madman.
- Delirmiş gibi davrandı.
- deli
- delirious
Tom was deliriously happy.
- Tom delicesine mutluydu.
Tom said that Mary was delirious.
- Tom, Mary'nin delirmiş olduğunu söyledi.
- deli
- lunatic
I've dated a lunatic.
- Bir deli ile birlikte oldum.
Prisons are full of lunatics.
- Cezaevleri delilerle dolu.
- deli gömleği
- straitjacket
They put him in a straitjacket.
- Onlar ona deli gömleği giydirdi.
Don't put me in a straitjacket, because I'm not crazy.
- Beni deli gömleğine koyma, çünkü deli değilim.
- deli olmak
- rave
- deli olmak
- be crazy about
- deli
- out of one's senses
- deli
- (Argo) around the bend
- deli
- (Konuşma Dili,Argo) round the bend
- deli
- (Argo) wacky
- deli
- crank
- deli
- (Argo) barmy
- deli
- (Argo) buggy
- deli
- (Konuşma Dili) crack-brained
- deli
- (Konuşma Dili) as daft as a brush
- deli
- (Argo) mental
She has extreme colonial mentality. She is crazy for Spanish culture.
- Onun aşırı sömürge zihniyeti var. O, İspanyol kültürü için deli oluyor.
- deli
- (Argo) kooky
- deli
- (Konuşma Dili) round the twist
- deli
- unhinged
- deli
- out of one's wits
- deli
- demon
- deli
- irrational
- deli
- brainsick
- deli
- balmy
- deli
- mentally ill
- deli
- (deyim) out to lunch
- deli
- touched
- deli
- (Argo) kookie
- deli
- (Argo) fruity
- deli
- (Argo) off one's head
- deli
- (Argo) whacky
- deli
- wacko
- deli dana
- mad cow
- deli divane olmak
- wild about
- deli divane olmak
- be wild about
- deli dolu
- alive and kicking
- deli etmek
- make mad
- deli etmek
- (Argo) craze
- deli gibi
- hysterically
Tom laughed hysterically for no reason.
- Tom nedensizce deli gibi güldü.
- deli gibi
- mad
Tom worked like a madman.
- Tom bir deli gibi çalıştı.
He acted like a madman.
- O, bir deli gibi hareket etti.
- deli gibi
- rabidly
- deli gibi
- like crazy
Her dog started barking like crazy.
- Onun köpeği deli gibi havlamaya başladı.
They were biting like crazy yesterday.
- Dün deli gibi ısırıyorlardı.
- deli gibi (hızlı)
- (deyim) like crazy
- deli gibi sevinmek
- (deyim) be over the moon
- deli gibi sevmek
- be mad about
- deli gibi sevmek
- (deyim) head over heels in love
- deli gibi âşık
- infatuated
- deli gömleği
- straightjacket
- deli kızın çeyizi gibi
- (deyim) higgledy-piggledy
- deli olmak
- go mad
- deli olmak
- (deyim) go ape
- deli olmak
- to be round the bend
- deli olmak
- to be crazy about
- deli olmak
- be round the bend
- deli olmak
- round the bend
- deli olmak (öfkeden)
- have a fit
- deli saçması
- bullshit
- deli olmak
- crazy about
- deli
- insane
Tom is insanely jealous.
- Tom delicesine kıskanıyor.
You don't want Tom to think you're insane.
- Tom'un seni deli sanmasını istemiyorsun.
- deli divane
- mad spoon
- deli divane olmak
- Be madly fond of, be wild about
- deli kanlı
- bloody mad
- deli
- dippy
- deli
- demented; daemonic [Brit.]
- deli
- daemonical [Brit.]
- deli
- distracted
Tom looked pretty distracted.
- Tom oldukça deli görünüyordu.
Tom seems slightly distracted.
- Tom hafiften deli gibi görünüyordu.
- deli
- crackers
- deli
- loony
- deli
- demoniacal
- deli
- not all there
- deli
- bedlamite
- deli
- bonkers
- deli
- cracky
- deli
- distraught
- deli
- nutcase
- deli
- batty
- deli
- lunatic, insane person
- deli
- demonic
- deli
- out of one's mind
- deli
- idiotic, foolish (person)
- deli
- daft
- deli
- mad, insane, crazy, lunatic, maniac, demented, cuckoo, daft, "batty, bats, crackers, nutty, nuts, mental; crazy about, mad about, potty about, fond of; madman, madwoman, lunatic, loony
- deli
- madwoman
- deli
- insane, crazy, mad
- deli
- dement
- deli
- demoniac
- deli
- possessed
- deli
- mad about; devotee (of)
- deli Raziye
- (Konuşma Dili) woman or girl who acts crazy
- deli alacası
- (Konuşma Dili) crazy-colored, wild with colors
- deli bal
- (Tıp) andromedotoxine
- deli bal
- poisonous honey
- deli balina
- (Hayvan Bilim, Zooloji) monodon monoceros
- deli bayrağı açmak
- (Konuşma Dili) to fall madly in love
- deli cesaretine sahip
- temerarious
- deli divane olmak
- to be madly fond of, to be wild about
- deli divane olmak
- to be crazy about, be mad about, be a devotee of
- deli etmek
- blow one's mind
- deli etmek
- drive smb. round the bend
- deli etmek
- send smb. up the wall
- deli etmek
- drive smb. up the wall
- deli etmek
- to drive (someone) wild
- deli etmek
- to madden, to exasperate, to drive sb mad, to drive sb round the bend, to drive sb to distraction
- deli gibi
- madly, like anything, like crazy, like mad, to distraction
- deli gibi
- like mad
- deli gibi
- 1. madly. 2. recklessly
- deli gibi gezinmek
- dwale
- deli gibi kaçmak
- run like hell
- deli gibi koşup bağırmak
- run riot
- deli gibi oraya buraya koşmak
- tear about
- deli gibi sevmek
- love to distraction
- deli gibi sevmek
- to be mad about
- deli gibi swing dansı yapmak
- jitterbug
- deli gibi yemek
- guttle
- deli gibi çalışmak
- (Argo) work one's arse off
- deli gömleği giydirmek
- straitjacket
- deli güllabiciliği etmek
- to indulge a spoiled person, pander to the whims of a spoiled person
- deli güllabicisi
- formerly an attendant in a mental hospital
- deli güllabicisi gibi
- like a patient and indulgent nurse
- deli kadın
- madwoman
- deli kızın çeyisi gibi
- scattered all over
- deli kızın çeyizi gibi
- 1. scattered all over. 2. poorly chosen (clothes, furnishings)
- deli misin ?
- are you nuts ?
- deli numarası yapmak
- to feign madness
- deli olma
- rave
- deli olma korkusu
- (Pisikoloji, Ruhbilim) dementophobia
- deli olmak
- be off
- deli olmak
- be mad about
- deli olmak
- (için) rave about
- deli olmak
- be mad
- deli olmak
- (bir şey için) be wild about
- deli olmak
- a) to go mad, to be round the bend b) to be crazy about, to be nuts about/over, to crave
- deli olmak
- 1. to be madly in love (with), be smitten (by). 2. to be furious (with/about)
- deli olmak
- have a fit
- deli olmak
- be crazy for
- deli olmak işten
- (bile) değil. It drives one crazy
- deli olmak işten değil
- it drives one crazy
- deli orman
- a vast and dense forest
- deli pösteki sayar gibi
- struggling with a thankless and repetitious job
- deli raporu vermek
- certify
- deli saraylı gibi
- (woman) oddly decked out in gaudy clothes
- deli saçması
- utter nonsense
- deli saçması
- ravings
- deli saçması
- utter nonsense, bullshit
- deli saçması
- rigmarole
- deli saçması
- raving
- deli yerine koymak
- regard someone as mad
- deli yerine koymak
- treat somebody like a fool
- deli yerine koymak
- look on someone as mad
- deli çıkmak
- 1. to go crazy. 2. to blow one's top, get angry
- deli ırmak
- wild and torrential river
- Akıllı köprüyü alıncaya kadar deli dereyi geçer
- (Atasözü) He who hesitates is lost
- çılgın, deli, manyak, kaçık
- Crazy, crazy, crazy, crazy
- beni deli ediyorsun
- you make me sick
- daha deli
- dippier
- fermanlı deli
- (Konuşma Dili) certified nut-case
- hamamda deli var
- (Konuşma Dili) 1. There is a crazy person involved in this. 2. What a lot of noise!
- kâlbi deli gibi attıran erkek
- heartthrob
- küçük deli, büyük deli, beşikteki başını sallar
- (Konuşma Dili) There's not a one of them that's sane
- kızıl deli
- raving lunatic