dek

listen to the pronunciation of dek
Turkish - English
up to, as far as (a place); until, up to (a time); by (a time); within (a time)
until

They walked along the road together until they reached the village, but then their paths diverged. - köye ulaşıncaya dek beraber yuruduler fakat sonra yolları ayrıldı

Please stay seated until we reach the terminal. - Lütfen terminale ulaşana dek ayağa kalkma.

as far as
till

Wait till I count to ten. - Ben ona kadar sayıncaya dek bekleyin.

It was such a hot night that I could not sleep till midnight. - O kadar sıcak bir geceydi ki gece yarısına dek uyuyamadım.

until, till
sonsuza dek
forever

Many astronomers assume that the universe continues to expand forever. - Birçok gökbilimci evrenin sonsuza dek büyümeye devam edeceğini varsayıyor.

You can not be rude to everyone and expect to get away with it forever. - Herkese karşı kaba davranamazsın ve sonsuza dek onun yanına kalacağını bekleyemezsin.

sonsuza dek
eternally
şimdiye dek
heretofore
şimdiye dek
by now

Hurry up! You should be ready by now. - Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.

aksi ispatlanıncaya dek
Until proved otherwise
aksi kanıtlanıncaya dek
Until proved otherwise
bugüne dek
to date
sonsuza dek
everlastingly
sonsuza dek
forever and ever

I will love you forever and ever. - Sizi sonsuza dek seveceğim.

sonsuza dek
forevermore
sonsuza dek
for ever

Sami changed Layla's life for ever. - Sami, Leyla'nın hayatını sonsuza dek değiştirdi.

Sami's life was for ever changed. - Sami'nin hayatı sonsuza dek değişti.

sonsuza dek
to all eternity
sonsuza dek yaşatmak
eternalize
sonsuza dek yaşatmak
eternize
sonsuza değin/dek
eternally
ölene dek beraber
united in death
şimdiye dek
as yet
şimdiye dek
until now
şimdiye dek
so far

I've had a great life so far. - Şimdiye dek harika bir hayat yaşadım.

şimdiye dek
hereto
şimdiye dek
yet

Have you made any friends yet? - Şimdiye dek arkadaş edindin mi?

Did you talk to Tom about me yet? - Şimdiye dek benim hakkımda Tom'la konuştun mu?

şimdiye dek
hereunto
şu ana dek
by now
English - English
The subhead of a news story
pref. ten
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) t. Edat olup zaman ve mekân için kullanılır. "Hatta, tâ, kadar" mânalarına gelir. Meselâ: Akşama dek çalıştım
bakınız: tek
Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı veya yeri gösterir, kadar, değin
Sağlam
Hile, düzen
Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı veya yeri gösterir, kadar, değin: "Bir iki adım atıp yanıma dek geliyor."- Z. Selimoğlu
Dilencilik
Tokuşma, çatışma
Sağlam. bakınız tek
Düzen, hile
TÂ HAŞRE DEK
(Osmanlı Dönemi) Haşre kadar
dek

    Pronunciation

    Etymology

    (combining form.) Deliberate misspelling of deck, to distinguish the word as not belonging in the story.
History
Favorites