dehşetle

listen to the pronunciation of dehşetle
Turkish - English
mortally
ghastly
direly
direfully
dreadfully
dreadful
dehşet
terror

I felt the terror of my neighbors after the earthquake. - Depremden sonra komşularımın dehşetini duydum.

Tom screamed in terror. - Tom dehşet içinde çığlık attı.

dehşet
{i} dread

The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into. - Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.

dehşet
{i} horror

Tom could never forget the horror of the war. - Tom savaşın dehşetini asla unutamadı.

She threw her arms around him in horror. - Dehşet içinde ona sarıldı.

dehşet
{i} fear
dehşet
dismay
dehşet
tremendous, amazing, extraordinary
dehşet
fright

After being frightened for many hours, her mother finally saved her. - Saatlerce dehşete düşürüldükten sonra,sonunda annesi onu kurtardı.

The rebellion in England is frightening. - İngiltere'deki ayaklanma dehşet verici.

dehşet
alarm

He cried out in alarm. - Dehşet içinde bağırdı.

dehşet
Wow!
dehşet
horrible
dehşet
{i} trepidation
dehşet
direful
dehşet
{i} frightfulness
dehşet
super
dehşet
frightful
dehşet
terrific
dehşet
funk
dehşet
horridness
dehşet
consternation
dehşet
dray
dehşet
gruesomeness
dehşet
horribleness
dehşet
terror, horror, fear, alarm, dread, consternation; super, terrific
dehşet
terror; horror
Turkish - Turkish
dehşetle
Favorites