Bir ölçüde söylediklerine katılıyorum.
- I agree with what you say to some extent.
Bir ölçüde seninle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to a certain extent.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- The rumor is true to some extent.
Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.
- To some extent, you can control the car in a skid.
Leyla'nın mektupları onun ırkçılığının boyutlarını ortaya çıkardı.
- Layla's letters revealed the extent of her racism.
Dan, Linda'nın suç tarihinin boyutunu bilmiyor.
- Dan doesn't know the extent of Linda's criminal history.
Söylediğini bir miktar kabul ediyorum.
- I accept what you say to some extent.