Tom Mary'nin kesinlikle bizimle birlikte gitmek istediğini söylüyor, bu yüzden beklemeliyiz.
- Tom says that Mary definitely wanted to go with us, so we should wait.
Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
- Tom should definitely go visit Mary next weekend.
Esperantoda belirsiz artikel yoktur ve sadece bir tane belirli artikel vardır.
- In Esperanto there is no indefinite and only one definite article.
Kitabın geri dönüşü için belirli bir zaman yoktur.
- There is a definite time to return the book.
Onun Amerika'ya gideceği açık.
- It is definite that he will go to America.
Bana kesin bir cevap ver.
- Give me a definite answer.
Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.
- Tom should definitely ask for Mary's opinion.
Tamam, tamam, dedi doktor. Ben kesinlikle ona bir göz atacağım.
- Okay, okay, said the doctor. I'll definitely take a look at her.
O kesinlikle tam zamanlı bir iştir.
- It's definitely a full-time job.
The mother definitely has love for her child.
... clear that what we're doing online today will definitely ...
... >>> I thought I had to dress up because I definitely wanted ...