Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Kararı öğretmenimize bırakalım.
- Let's leave the decision to our teacher.
Karar almakta zorlanıyorum.
- I have trouble making decisions.
Bazen çabuk karar almak önemlidir.
- Sometimes it is important to take a decision quickly.
Arkadaşlarımın kararlarını yargılamamaya çalışırım.
- I try not to judge my friends' decisions.
Birçok kişi yargıcın kararı ile aynı fikirde değildi.
- Many people disagreed with the judge's decision.
Hem baban hem de ben senin kararın sonuçlarını anlıyoruz.
- Both your father and I understand the consequences of your decision.
Bu kararın geniş ve ciddi sonuçları olacaktır.
- That decision will have wide and serious consequences.
Öğrenciler hükümetin kararına karşı protesto yapıyorlar.
- Students have been protesting against the government's decision.
Hükümetin kararı üzerine büyüyen öfke var.
- There's growing anger over the government's decision.
It's a tough decision, but I'll take vanilla.
He has won twice by knockout, once by decision.
... generation sometimes make poor decisions and post ...
... But you say it's also good enough to make some decisions, ...