Yağmura rağmen biz dışarı çıkmak için karar veriyoruz.
- Despite the rain, we're deciding to go out.
Gittikçe daha fazla insan et yemeyi durdurmaya karar veriyor.
- More and more people are deciding to stop eating meat.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Köpeğimi hangi marka köpek yiyeceği ile besleyeceğime karar vermede güçlük çekiyorum.
- I had trouble deciding which brand of dog food to feed my dog.
Tom'un daha sonra ne yapacağına karar verme sorunu vardı.
- Tom had trouble deciding what to do next.
Köpeğimi hangi marka köpek yiyeceği ile besleyeceğime karar vermede güçlük çekiyorum.
- I had trouble deciding which brand of dog food to feed my dog.
Karar vermek size kalmış.
- It's for you to decide.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
- Let's draw lots to decide who goes first.
Oh, ben henüz ne yapacağıma karar vermedim.
- Oh, I haven't decided what I'm going to do yet.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
- Let's draw lots to decide who goes first.
İşinden ayrılmaya karar verdi.
- She decided to quit her job.
Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
- Mary decided never to see him any more.
I have decided that it is healthier to walk to work.
Her last-minute goal decided the game.
... about deciding whether we should believe this ...