Dürüstlük koltuk değneği üzerinde bir dilenci; dolandırıcılık taçlı bir prensestir.
- Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
Dan bu çevredeki tek dolandırıcıdır.
- Dan is the only rogue around here.
Tom genellikle bir dolandırıcı olarak oynar.Bu onun sihirbaz olarak oynadığı ilk zamandır.
- Tom typically plays as a rogue. This is his first time playing as a wizard.
Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.
- A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth.
In the minds of Republican hard-liners, the Silent Majority of Americans who had elected the President, and even Nixon's two Democrat predecessors, China was a gigantic nuke-wielding rogue state prepared to overrun the free world at any moment.