Tom iyi bir konuşmacı.
- Tom is a good debater.
Büyük bir tartışma değildi.
- It wasn't much of a debate.
O, tartışmada uyuyor gibi yaptı.
- She pretended to be asleep during the debate.
Tartışmak için zamanımız yok.
- We don't have time to debate.
Bunu tartışmak istemiyorum.
- I don't want to debate this.
Müzakere ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Tom lisenin münazara takımına katıldı.
- Tom joined his high school's debate team.
Başkanlık münazarasını izledin mi?
- Did you watch the presidential debate?
Görüşme bu gece olacak.
- The debate will happen tonight.
Görüşme ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Sorunu onunla tartışırdım.
- I used to debate the problem with her.
Bu sorun birçok ekonomist tarafından tartışılmıştır.
- This problem has been debated by many economists.
Tartışmada onu tamamen yendim.
- I beat him completely in the debate.
Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
William is a great debater.
There has been considerable debate concerning exactly how to format these articles.
Well knew they both his person, sith of late / With him in bloudie armes they rashly did debate.
There was a bit of a debate over who should pay for the damaged fence.