O, tartışmada uyuyor gibi yaptı.
- She pretended to be asleep during the debate.
Büyük bir tartışma değildi.
- It wasn't much of a debate.
Bunu tartışmak istemiyorum.
- I don't wish to debate this.
Tartışmak için zamanımız yok.
- We don't have time to debate.
Müzakere ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Başkanlık münazarasını izledin mi?
- Did you watch the presidential debate?
Münazara için oda var.
- There's room for debate.
Görüşme ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Bu görüşmenin saçma seviyesine yaklaştığını düşünüyorum.
- I think this debate is getting close to the level of the absurd.
Özgürlüğün var olup olmayacağı filozoflar tarafından uzun süre tartışılmıştır.
- Whether free will exists has been debated by philosophers for a long time.
Bu sorun birçok ekonomist tarafından tartışılmıştır.
- This problem has been debated by many economists.
Büyük bir tartışma değildi.
- It wasn't much of a debate.
Tartışmada onu tamamen yendim.
- I beat him completely in the debate.
There has been considerable debate concerning exactly how to format these articles.
Well knew they both his person, sith of late / With him in bloudie armes they rashly did debate.
There was a bit of a debate over who should pay for the damaged fence.
... as policymakers sometimes, the debate is much more one-sided. ...
... social media versus traditional media debate. ...