değişmiş

listen to the pronunciation of değişmiş
Turkish - English
(İnşaat) changed

Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed. - Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.

Everybody had changed so much that I could hardly tell one from another. - Herkes o kadar değişmişti ki, birini diğerinden neredeyse ayıramıyordum.

altered; mutant
{s} altered

Tom isn't suffering from an altered perception of reality. He's enjoying it. - Tom gerçekliğin değişmiş algısından acı çekmiyor. O onun tadını çıkarıyor.

He lives in a completely altered reality. - O tamamen değişmiş bir gerçeklik içinde yaşıyor.

modified
{s} mutant
değişmiş olmak
fall off
değiş
barter

He was bartering information. - Bilgi değiş tokuş ediyordu.

değiş
swap

Would you like to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misin?

Do you want to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misiniz?

değiş
{f} varying

There are varying explanations. - Değişik açıklamalar var.

değiş
vary

Opinions vary from person to person. - koşullardan insandan insana değişir.

Prices vary by location. - Fiyatlar konuma göre değişir.

değiş
{f} ranging

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest. - 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

değiş
{f} range

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

Prices range from one to five dollars. - Fiyatlar bir dolarla beş dolar arasında değişir.

değiş
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That won't change anything. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
{f} changing

Tom is in the garage changing his oil. - Tom garajda yağını değiştiriyor.

Tom's favorite singer is always changing. - Tom'un favori şarkıcısı sürekli değişiyor.

değiş
{f} alternating
değiş
{f} altering

He's proposing a suggestion for altering the research method. - O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

I'm tired of altering my plans every time you change your mind. - Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.

değiş
{f} alternate
bebekken başkası ile değişmiş çocuk
changeling
bezi değişmiş (bebek)
diapered
değiş
exchange; trade
değiş
contact

If the address changes, please contact us. - Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.

dışı değişmiş lastik
retread
rengi değişmiş
discoloured [Brit.]
rengi değişmiş
discolored
Turkish - Turkish

Definition of değişmiş in Turkish Turkish dictionary

değiş
Bir şey verip yerine başka bir şey alma, mübadele, trampa
değiş
Değme işi veya biçimi