Definition of değerlendirme in Turkish English dictionary
- evaluation
Evaluations are important.
- Değerlendirmeler önemlidir.
The evaluation could take months.
- Değerlendirme aylar sürebilir.
- assessment
Tom agreed with Mary's assessment.
- Tom Mary'nin değerlendirmesi ile aynı fikirdeydi.
I agree with your assessment.
- Ben değerlendirmenize katılıyorum.
- (Politika, Siyaset) consideration
That requires careful consideration.
- Bu dikkatli bir değerlendirme gerektirir.
- appraisal
- reclamation
- appreciation
- putting something to use
- appraisement
- estimation
- (Hukuk) evaluation, assessment
- valuation
Valuation is not always objective.
- Değerlendirme her zaman objektif değildir.
- evaluation; recycling
- rating
The thought of rating people by attractiveness does not seem fair to me.
- Çekicilikle insanları değerlendirme düşüncesi benim için adil görünmüyor.
- estimate
- valorization
- (Nükleer Bilimler) assesment
- evaluate
It's difficult to evaluate his ability.
- Onun yeteneğini değerlendirmek zordur.
The coach had a one-on-one discussion with each player to evaluate his performance on the field.
- Koç'un onun saha performansını değerlendirmek için her oyuncuyla bire bir görüşmesi vardı.
- recycling
- judgement
- review
Many of the user reviews on Amazon are fake.
- Amazon'daki birçok kullanıcı değerlendirmesi sahtedir.
- marking
- treatment
- {i} evaluating
- assessment of
- benchmark
- değerlendirmek
- evaluate
The coach had a one-on-one discussion with each player to evaluate his performance on the field.
- Koç'un onun saha performansını değerlendirmek için her oyuncuyla bire bir görüşmesi vardı.
The teacher had to evaluate all the students.
- Öğretmen tüm öğrencileri değerlendirmek zorunda kaldı.
- değer
- value
Jefferson believed firmly in the value of education.
- Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.
The value of the painting was estimated at several million dollars.
- Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.
- değer
- worth
Do you think this book is worth reading?
- Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?
That topic is worth discussing.
- Bu konu tartışılmaya değer.
- değerlendirme temsilcisi; yaklaşma yolu
- (Askeri) assessment agent; avenue of approach
- değerlendirme ve veri toplama planı
- (Askeri) evaluation and data collection plan
- ders kitabı değerlendirme
- (Dilbilim) evaluation of coursebooks
- değerlendirmek
- comment
- değer
- price
The price is kind of high, but it's worth it.
- Fiyat biraz yüksek ama buna değer.
Stock prices fell quickly.
- Hisse senedi değerleri çabucak düştü.
- değerlendirmek
- interpret
- değerlendirmek
- qualify
- değerlendirmek
- score
- değerlendirmek
- judge
- değerlendirmek
- appraise
- değerlendirmek
- utilize
- değerlendirmek
- appraisal
- değer
- {i} rate
How would you rate that?
- Bunu nasıl değerlendirirdin?
The value of the dollar declines as the rate of inflation rises.
- Doların değeri enflasyonun yükselme oranında düşer.
- değer
- worth, worthy; value, worth; price; merit, worth
- değer
- valuation
Valuation is not always objective.
- Değerlendirme her zaman objektif değildir.
- değer
- specification
- değer
- merit
To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
- Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.
- değer
- worthwhile
It is worthwhile learning Spanish.
- İspanyolca öğrenmeye değer.
I think what Tom is doing is worthwhile.
- Bence Tom'un yaptığı zahmete değer.
- değer
- worthiness
- değer
- {i} amount
Your suggestion amounts to an order.
- Öneriniz emir değerindedir.
- değerlendirmek
- commentate
- değerlendirmek
- size up
- değerlendirmek
- reclaim
- değerlendirmek
- recycle
- değerlendirmek
- value
- değerlendirmek
- put to good use
- değerlendirmek
- {f} appreciate
- değer
- precious
Gold is the most precious of all metals.
- Altın tüm metallerin en değerlisidir.
Time is more precious than anything else.
- Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- değer
- estimation
- değer
- desert
In the desert, water is worth its weight in gold.
- Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.
- değer
- (Bilgisayar) values
He always values his wife's opinions.
- O, her zaman karısının görüşlerine değer verir.
Tom and I don't share the same values.
- Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız.
- değer
- moral
Moral values are important in society.
- Ahlaki değerler toplumda önemlidir.
He has no moral values.
- O hiçbir ahlaki değere sahip değil.
- değer
- esteem
He esteems the professor highly.
- O, profesöre oldukça değer veriyor.
Sami was a much esteemed teacher.
- Sami çok değerli bir öğretmendi.
- değer
- (Bilgisayar) change to
- değer
- (Ticaret) nominal
- değerlendirmek
- form an estimate of
- değerlendirmek
- valuable
- değerlendirmek
- put (something) to good use
- değerlendirmek
- assessment
- değerlendirmek
- commerce to realize (an asset)
- değerlendirmek
- improve
- değerlendirmek
- (Askeri) spot
- değerlendirmek
- use
We want to put our money to good use.
- Paramızı değerlendirmek istiyoruz.
- değerlendirmek
- review
- değerlendirmek
- avail oneself of
- fonksiyonel değerlendirme
- (Tıp) functional evaluation
- kalite değerlendirme
- (Gıda,Teknik) quality assessment
- klinik değerlendirme
- (Ticaret) clinical evaluation
- nicel değerlendirme
- quantitative evaluation
- nicel değerlendirme
- (Ticaret) quantify
- nitelik değerlendirme
- (Gıda) attribute analysis
- portfolyo değerlendirme
- (Eğitim) portfolio assessment
- tehdit ve risk değerlendirme
- threat and risk assessment
- değer
- dignity
- değer
- {i} reading
This is a book worth reading.
- Bu kitap okumaya değer.
Do you think this book is worth reading?
- Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?
- değer
- goodwill
- değer
- significance
- değer
- weight
The dress was worth its weight of gold.
- Elbise, ağırlığınca altına değerdi.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- değer
- cost
He dreamt one night that he found a beautiful purple flower, and that in the middle of it lay a costly pearl.
- Bir gece rüyasında, güzel mor bir çiçek bulduğunu ve çiçeğin ortasında da değerli bir mücevher bulunduğunu gördü.
Don’t think of cost. Think of value.
- Fiyatını düşünmeyin. Değerini düşünün.
- değer
- account
In judging his work, we must take his lack of experience into account.
- İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.
- değerlendirme sistemi
- value system
- değerlendirmek
- parlay
- değerlendirmek
- sum up
- değerlendirmek
- estimate
- değerlendirmek
- augment
- değerlendirmek
- gauge
- değerlendirmek
- view
- değerlendirmek
- seize
- algısal değerlendirme
- perceptive evaluation
- değer
- currency
When a currency depreciates, that has an inflationary effect on the economy of the country of the currency.
- Bir para birimi değer kaybettiği zaman, bu para ülke ekonomisi üzerinde enflasyonist bir etkiye sahiptir.
In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
- Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
- değerlendirmek
- consider
- değerlendirmeler
- reviews
- çevresel etki değerlendirme
- (Çevre) Environmental impact assessment (EIA)
- Federal Radyolojik Gözetleme ve Değerlendirme Merkezi (DOE)
- (Askeri) Federal Radiological Monitoring and Assessment Center (DOE)
- Genelkurmay Başkanlığı Harekat Planı (OPLANS) Değerlendirme Raporu
- (Askeri) Chairman of the Joint Chiefs of Staff operation plans assessment report
- Güvenilir Bilgisayar Sistemi Değerlendirme Kriterleri
- (Askeri) trusted computer system evaluation criteria
- Kalan İmkan ve Kabiliyetleri Değerlendirme
- (Askeri) Residual Capability Assessment
- Lojistik Fizibilitesi Değerlendirme İmkan Ve Kabiliyeti
- (Askeri) Logistics Feasibility Assessment Capability
- Muharip Komutanlık Başkomutanının (CINC) hazırlılık değerlendirme raporu
- (Askeri) commander in chief's (CINC's) preparedness assessment report
- Müşterek Hakiki Emniyet Ortamı Değerlendirme Sistemi
- (Askeri) Joint Virtual Security Environment Assessment System
- Müşterek Kaynak Değerlendirme Veri Sistemi
- (Askeri) Joint Resource Assessment Data System
- Savunma Bakanlığı Yeniden Değerlendirme ve Pazarlama Dairesi
- (Askeri) Defense Reutilization and Marketing Office
- ahlâk yönünden değerlendirme
- moralization
- ara değerlendirme
- (Hukuk) mid-term evaluation
- araştırma, değerlendirme ve sistem analizi
- (Askeri) research, evaluation, and system analysis
- araştırma, geliştirme, deneme ve değerlendirme
- (Askeri) research, development, test and evaluation
- arzu edilen değerlendirme
- (Askeri) desired appreciation
- atıkları değerlendirme
- waste utilization, recycling
- açıklayıcı/örnekleyici değerlendirme senaryosu
- (Askeri) illustrative evaluation scenario
- beceri değerlendirme
- (Pisikoloji, Ruhbilim) ability assessment
- betimleyici değerlendirme
- (Dilbilim) descriptive assessment
- bireysel değerlendirme
- (Dilbilim) self assesment
- birikim değerlendirme
- (Ticaret) reserve estimate
- birincil değerlendirme
- (Pisikoloji, Ruhbilim) primary appraisal
- boş zamanı değerlendirme
- recreation
- bütün Sınıflar muharebe teşhis ve değerlendirme takımı
- (Askeri) all Services combat identification evaluation team
- değer
- dearness
- değer
- merit, worth
- değer
- worthy
There was nothing worthy of remark at the fair.
- Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
His performance was worthy of praise.
- Onun gösterisi övgüye değerdi.
- değer
- costliness
- değer
- value, worth
- değer
- person of great merit
- değer
- worthy of
There was nothing worthy of remark at the fair.
- Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
The event is worthy of remembrance.
- Olay hatırlamaya değer.
- değer
- worthy of; worth: zahmete değer bir ödül a prize worth struggling for
- değer
- (Matematik) value
- değer
- preciousness
- değer
- figure
Tom figured it was worth a try.
- Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.
- değer
- meaning
My existence is worthless and meaningless.
- Benim varlığım değersiz ve anlamsız.
- değer
- at
- değerlendirme sistemi
- (Çevre) recycling system
- değerlendirmek
- to appraise, evaluate
- değerlendirmek
- peruse
- değerlendirmek
- (Hukuk) to evaluate
- değerlendirmek
- to put (something) to good use, use, utilize
- değerlendirmek
- to put to good use, to turn to account, to utilize, to avail oneself of; to evaluate, to appraise, to estimate; to appreciate; to judge; to recycle
- değerlendirmek
- to increase the value of (something)
- değerlendirmek
- seize upon
- değerlendirmek
- com. to realize (an asset)
- değerlendirmek
- seize on
- değerlendirmek
- (hurda vb.) salvage
- değerlendirmek
- recover
- dizayn değerlendirme deneyi
- (Havacılık) design evlauation tests
- güvenli test ve değerlendirme
- (Askeri) security test and evaluation
- hazırlılık değerlendirme sistemi
- (Askeri) preparedness evaluation system
- ikincil değerlendirme
- (Pisikoloji, Ruhbilim) secondary appraisal
- kalan imkan ve kabiliyetleri değerlendirme sistemi
- (Askeri) residual capability assessment system
- kalan imkan ve kabiliyetleri değerlendirme timi
- (Askeri) residual capability assessment team
- kalan imkan ve kabiliyetleri değerlendirme; isyan bastırma kimyasal maddesi
- (Askeri) residual capabilities assessment; riot control agent
- karşılıklı işlerlik değerlendirme raporu
- (Askeri) interoperability assessment report
- kitap değerlendirme
- (Dilbilim) textbook evaluation
- klinik olmayan değerlendirme
- nonclinical overview
- kurs sonu değerlendirme testi
- (Askeri) norm-referenced test
- küresel harekat planları değerlendirme raporu
- (Askeri) global family of operation plans assessment report
- lojistik değerlendirme
- (Askeri) logistic assessment
- lojistik imkan ve kabiliyet değerlendirme aracı
- (Askeri) logistics capability assessment tool
- mesleki değerlendirme
- vocational evaluation
- mesleki değerlendirme
- (Pisikoloji, Ruhbilim) vocational assessment
- muharebe destek dairesi değerlendirme sistemi
- (Askeri) combat support agency assessment system
- muharebe hasar değerlendirme raporu
- (Askeri) battle damage assessment report
- müşterek harekat test ve değerlendirme
- (Askeri) joint operational test and evaluation
- müşterek karşılıklı işlerlik değerlendirme sistemi
- (Askeri) joint interoperability evaluation system
- müşterek sistem tehdit değerlendirme raporu
- (Askeri) joint system threat assessment report
- müşterek test ve değerlendirme
- (Askeri) joint test and evaluation
- nihai değerlendirme
- (Hukuk) ex-post evaluation
- nitel değerlendirme
- qualitative evaluation
- para birimini yeniden değerlendirme
- revalorization
- performans değerlendirme raporu; risk altındaki grup; hassas yaklaşma radarı
- (Askeri) performance assessment report; population at risk; precision approach radar
- politika değerlendirme ziyareti
- (Askeri) policy assessment visit
- psikolojik harekat değerlendirme timi
- (Askeri) psychological operations assessment team
- puan değerlendirme metodu
- (Askeri) points rating method
- rezerv değerlendirme
- (Ticaret) reserve estimate
- siyasi/askeri değerlendirme
- (Askeri) political/military assessment
- stok değerlendirme
- (Ticaret) inventory pricing
- teknik değerlendirme
- (Askeri) technical evaluation
- test ve değerlendirme
- (Askeri) test and evaluation
- test ve değerlendirme planı; muharebe sahası çatışma planı
- (Askeri) test and evaluation plan; theater engagement plan
- uygulama düzenlemesi; bilgi güvenliği; ilk değerlendirme
- (Askeri) implementing arrangement; information assurance; initial assessment
- uygunluk değerlendirme ve belgelendirme kuruluşları
- (Hukuk) conformity assessment and certification bodies
- uygunluk değerlendirme yapıları
- (Hukuk) conformity assessment structures
- yazılım test ve değerlendirme programı; standart taktik giriş noktası; standart
- (Askeri) software test and evaluation program; standard tactical entry point; standard tool for employment planning
- yeniden değerlendirme
- re-examination
- yeniden değerlendirme
- reappraisal
- yeniden değerlendirme
- reassesment
- zarf gecikmesi; değerlendirme direktifi
- (Askeri) envelope delay; evaluation directive
- Özel Harekat Komutanlığı raştırma, Analiz ve Tehdit Değerlendirme Sistemi
- (Askeri) Special Operations Command, Research, Analysis, and Threat Evaluation System
- ön değerlendirme
- (Hukuk) ex-ante evaluation