Definition of değeri in Turkish English dictionary
- (Bilgisayar) value
Happy are those who know the value of health.
- Sağlığın değerini bilenler mutludur.
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
- sale value
- the value
- değer
- value
The value of the painting was estimated at several million dollars.
- Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.
It is of little value.
- O, çok az değerlidir.
- değer
- worth
That topic is worth discussing.
- Bu konu tartışılmaya değer.
The museum is worth a visit.
- Müze görülmeye değer.
- değeri düşük
- marginal
- değeri düşmek
- depreciate
- değeri artmak
- to appreciate, to increase in value
- değeri aynı olmak
- be on a par with
- değeri az olarak
- marginally
- değeri azaltan şey
- alloy
- değeri belirtilmemiş
- unvalued
- değeri bilinmemiş şey
- Cinderella
- değeri düşme
- depreciation
- değeri düşme
- shrinkage
- değeri düşmek
- cheapen
- değeri düşmek
- become cheap
- değeri düşmek
- to go down in value
- değeri düşmek
- diminish in value
- değeri düşmek
- look down
- değeri düşürülmüş
- debased
- değeri kestirilebilir
- estimable
- değeri olmak
- be of value to
- değeri tahmin edilemeyen
- nonassessable
- değeri takdir olunamayan
- nonassessable
- değeri üzerinden
- ad valorem
- defter değeri
- (Ticaret) carrying amount
- defter değeri
- book value
- deney değeri
- test value
- dengeli krip değeri
- weighted creep value
- devir değeri
- (Otomotiv) speed rating
- değer
- price
A man can know the price of everything and the value of nothing.
- Bir insan her şeyin fiyatını bilebilir ve hiçbir şeyin değerini bilemez.
I think it's worth the price.
- Sanırım bu fiyata değer.
- değer
- {i} rate
The value of the dollar declines as the rate of inflation rises.
- Doların değeri enflasyonun yükselme oranında düşer.
How would you rate that?
- Bunu nasıl değerlendirirdin?
- değer
- worth, worthy; value, worth; price; merit, worth
- değer
- valuation
Valuation is not always objective.
- Değerlendirme her zaman objektif değildir.
- değer
- specification
- değer
- merit
To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
- Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.
- değer
- worthwhile
It is worthwhile considering what it is that makes people happy.
- İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.
It is worthwhile to read this book.
- Bu kitap okumaya değer.
- değer
- worthiness
- değer
- {i} amount
Your suggestion amounts to an order.
- Öneriniz emir değerindedir.
- yazınsal değeri olmayan şiir
- doggerel
- ayar değeri
- set value
- besin değeri
- (Denizbilim) feeding value
- besleme değeri
- nutritive value
- bit değeri
- (Bilgisayar) bit rate
- boole değeri
- (Bilgisayar) boolean
- değer
- precious
Time is more precious than anything else.
- Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
Gold is the most precious of all metals.
- Altın tüm metallerin en değerlisidir.
- değer
- estimation
- değer
- desert
In the desert, water is worth its weight in gold.
- Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.
- değer
- (Bilgisayar) values
The functions sine and cosine take values between -1 and 1 (-1 and 1 included).
- Sinüs ve kosinüs fonksiyonları -1 ve 1 arasında bir değer alır (-1 ve 1 dahil).
He values honor above anything else.
- O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- değer
- moral
Tom has no moral values.
- Tom'un ahlaki değerleri yok.
Moral values are important in society.
- Ahlaki değerler toplumda önemlidir.
- değer
- esteem
Sami was a much esteemed teacher.
- Sami çok değerli bir öğretmendi.
He esteems the professor highly.
- O, profesöre oldukça değer veriyor.
- değer
- (Bilgisayar) change to
- değer
- (Ticaret) nominal
- doruk değeri
- (Bilgisayar,Teknik) peak value
- doruk koyak değeri
- (Bilgisayar,Teknik) peak to valley value
- firma değeri
- (Ticaret) firm value
- gelecekteki değeri
- (Ticaret) future value
- gelir değeri
- (Ticaret) earning value
- girdi değeri
- (Ticaret) input value
- gösterge değeri
- reading
- ikili değeri
- (Bilgisayar) binary value
- istek değeri
- desired value
- iyot değeri
- (Tıp) iodine value
- karar değeri
- decision value
- karma değeri
- (Bilgisayar) hash value
- nakit teslim değeri
- (Ticaret) cash surrender value
- nominal değeri olmayan
- (Ticaret) no-par value
- nominal değeri olmayan
- no-par
- okuma değeri
- reading
- pazar değeri
- (Denizbilim) market value
- peroksit değeri
- (Gıda) peroxide value
- piyasa değeri
- (Ticaret) market cap
- piyasa değeri
- (Ticaret) market capitalisation
- sermaye değeri
- (Ticaret) capitalization
- sermaye değeri
- (Ticaret) capitalized value
- sertlik değeri
- hardness value
- seçenek değeri
- (Bilgisayar) option value
- tarih değeri
- (Bilgisayar) date value
- tepe değeri
- (Gıda) mode
- vade sonu değeri
- (Ticaret) maturity value
- önem değeri bilinmez
- imponderable
- değer
- dignity
- değer
- {i} reading
This book is worth reading twice.
- Bu kitap iki kez okumaya değer.
This is a book worth reading.
- Bu kitap okumaya değer.
- değer
- goodwill
- değer
- significance
- değer
- weight
In the desert, water is worth its weight in gold.
- Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.
The dress was worth its weight of gold.
- Elbise, ağırlığınca altına değerdi.
- değer
- cost
That coat may have cost a lot of money, but it's worth it.
- O palto çok paraya malolmuş olabilir ama o ona değer.
Don’t think of cost. Think of value.
- Fiyatını düşünmeyin. Değerini düşünün.
- değer
- account
In judging his work, we must take his lack of experience into account.
- İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.
- değeri düş
- depreciate
- alış değeri
- purchase value
- artmak (bir şeyin değeri)
- appreciate
- değer
- currency
In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
- Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
When a currency depreciates, that has an inflationary effect on the economy of the country of the currency.
- Bir para birimi değer kaybettiği zaman, bu para ülke ekonomisi üzerinde enflasyonist bir etkiye sahiptir.
- satış değeri
- sales value
- anlam değeri
- (Dilbilim) semantic value
- arama değeri
- (Bilgisayar) lookup value
- asetil değeri
- acetyl value
- asit değeri
- acid value
- basamak değeri
- place value
- beher hisse değeri
- (Ticaret) per share value
- beher hissenin değeri
- (Ticaret) per share value
- benzin oktan değeri
- (Otomotiv) fuel octane
- besin değeri
- nutritive value
- besin değeri yüksek
- rich
- besin değeri yüksek
- nutrient
- besin değeri çizelgesi
- food and nutrition indicators
- besleme değeri
- feeding value, nutritive value
- beslenme değeri
- (Gıda) nutritional value
- bilgisizlikten değeri bilinmeyen iyi şey
- caviare to the general
- birleşme değeri
- Valency
- birleşme değeri
- valence
- birleşme değeri chem
- valence
- cari pazar değeri
- (Ticaret) current market value
- cebri satış değeri
- (Ticaret) forced sale value
- değer
- dearness
- değer
- merit, worth
- değer
- worthy
This book is worthy of attention.
- Bu kitap dikkate değer.
The event is worthy of remembrance.
- Olay hatırlamaya değer.
- değer
- costliness
- değer
- value, worth
- değer
- person of great merit
- değer
- worthy of
The statesman is worthy of respect.
- Bir devlet adamı saygıya değer olmalıdır.
This book is worthy of attention.
- Bu kitap dikkate değer.
- değer
- worthy of; worth: zahmete değer bir ödül a prize worth struggling for
- değer
- (Matematik) value
- değer
- preciousness
- değer
- figure
Tom figured it was worth a try.
- Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.
- değer
- meaning
My existence is worthless and meaningless.
- Benim varlığım değersiz ve anlamsız.
- değer
- at
- doruk-koyak değeri
- (Bilgisayar) peak-to-valley value
- doyma değeri
- saturation value
- düzeltme değeri
- (Ticaret) correction value
- edebi değeri olmayan
- grub street
- edebi ve tarihi değeri olan
- classic
- ekran değeri
- window value
- ekspertiz değeri
- (Ticaret) appraisement value
- elden çıkarma değeri
- (Ticaret) disposal value
- elden çıkarma değeri
- (Ticaret) break-up value
- emlâğın yıllık değeri
- rack rent
- envanter değeri
- (Ticaret) inventory rate
- epsilon değeri
- epsilon value
- erim üst alt değeri
- (Bilgisayar) upper lower range value
- ester değeri
- (Tıp) ester value
- eylem değeri
- (Bilgisayar) action values
- eylem değeri
- (Bilgisayar) action value
- eşik değeri
- threshold value
- gümrük değeri
- (Hukuk) customs value
- haber değeri olan
- newsworthy
- hesaplama değeri
- calculation value
- hisse senedi değeri
- (Ticaret) stock value
- hurda değeri
- scrap value
- hurda değeri
- salvage value
- hız değeri
- (Otomotiv) speed rating
- itibari değeri olmayan
- no par
- karakter değeri
- (Bilgisayar) char value
- kod değeri
- code value
- kritik eşik değeri
- (Pisikoloji, Ruhbilim) critical threshold value
- kâr ile birlikte değeri
- dividend on
- kâr ile birlikte değeri
- cum dividend
- maddi eşyanın değeri
- (Ticaret) tangible value
- malların pazar değeri
- (Hukuk) market value of the goods
- marjinal ürün değeri
- (Ticaret) marginal revenue product
- muhasebe değeri
- (Ticaret) depleted cost
- muhasebe değeri
- (Ticaret) depreciated original cost
- nadir olan şeyin değeri
- (Kanun) scarcity value
- nakit değeri
- cash surrender value
- nominal değeri madeninden fazla olan para
- token money
- nominal değeri olmayan
- no par
- nominal sıcaklık değeri
- (Otomotiv) nominal temperature rating
- ohm değeri
- ohmic value
- oksijen doyum değeri
- oxygen saturation value
- oktan değeri
- octane rating
- pH değeri
- pH-value
- piyasa değeri
- market value
- renk değeri
- colour value, tristimulus value of a light
- röntgen eş değeri memeli hayvan
- (Askeri) roentgen equivalent mammal
- sanat değeri olmayan
- inartistic
- satın alma değeri
- cash surrender value
- sigorta değeri
- insurable value
- simge değeri
- symbol value
- sıra değeri
- (Bilgisayar) sequence value
- tahmin değeri
- (Ticaret) imputed value
- takas değeri
- trade value
- tasarruf değeri
- saving value
- tavan değeri
- (Tıp) ceiling value
- tepe değeri
- peak value
- tepeden tepeye voltaj değeri
- (Elektrik, Elektronik) voltage pick to pick
- test değeri
- test value
- tick değeri
- (Ticaret) tick value
- toksisite değeri
- (Tıp) toxicity value
- tork değeri
- (Otomotiv) specified torque
- uyum değeri
- (Pisikoloji, Ruhbilim) adaptive value
- uç değeri
- peak value
- vade değeri
- (Ticaret) terminal value
- vergi değeri
- assessed value
- veri değeri
- (Askeri,Bilgisayar) data value
- yazınsal değeri olmayan
- doggerel
- yenileme değeri
- (Ticaret) replacement cost
- yer değeri
- local value
- şişme değeri
- water imbition value