dayanak

listen to the pronunciation of dayanak
Turkish - English
base
foundation

These claims lack a scientific foundation. - Bu iddialar bir bilimsel dayanaktan yoksun.

support
rest
support, base; basis; substratum
footing
(Kanun) grounds

He has good grounds for believing that. - Ona inanmak için onun iyi dayanakları var.

reference
(Bilgisayar) predicate
bearer
holder
stand

Give me somewhere to stand and I will move the earth. - Bana bir dayanak noktası verin, Dünya'yı yerinden oynatayım.

backstop
bracket
stay
back rest
support, prop; mainstay
mount
hinge
shore
fulcrum

Give me a lever long enough and a fulcrum on which to place it, and I shall move the world. - Bana yeterince uzun bir manivela ve onu yerleştirmek için bir dayanak verin ve dünyayı kımıldatacağım.

abutment
abuttal
phil. substratum
detent
pivot
prop
ground

He has good grounds for believing that. - Ona inanmak için onun iyi dayanakları var.

basis, foundation (of an idea)
anchorage
keynote
(İnşaat) strut
plank
mounting
substratum
dayanak noktası
mainstay
dayanak belgesi
(Bilgisayar,Teknik) baseline document
dayanak düzenleşimi
(Bilgisayar,Teknik) reference configuration
dayanak düzeyi
datum level
dayanak düzeyi
(Bilgisayar) reference level
dayanak düzeyi
zero level
dayanak düzlemi
(Bilgisayar,Teknik) plane of reference
dayanak düğümü
datum node
dayanak eşdeğeri
(Bilgisayar,Telekom) reference equivalent
dayanak gürültü
(Bilgisayar,Telekom) reference noise
dayanak koşullar
(Bilgisayar) reference conditions
dayanak noktası
(Bilgisayar,Teknik) anchor point
dayanak noktası
reference point
dayanak oluşturmak
underpin
dayanak sağlamak
provide basis
dayanak standardı
(Bilgisayar,Teknik) reference standard
dayanak standart
reference standard
dayanak teşkil etmek
provide basis
dayanak çalışma koşulları
(Bilgisayar,Teknik) reference operating conditions
dayanak noktası
purchase
dayanak almak
use something as base
dayanak bulmak
gain a foothold
dayanak duvarı
(İnşaat) retaining wall
dayanak duvarı
(İnşaat) breast-wall
dayanak duvarı
(İnşaat) sustaining wall
dayanak duvarı
(İnşaat) supporting wall
dayanak elemanı
stay member
dayanak kolu
fulcrum lever
dayanak noktası
1. phys. fulcrum. 2. support, prop
dayanak noktası
anchor
dayanak noktası
fulcrum
dayanak noktası olmama
anchorless
dayanak pimi
fulcrum pin
dayanak plakası
stay plate
dayanak sözleşme
(Ticaret) reference contract
dayanak sözleşmesi
(Ticaret) reference contract
dayanak taşı
abutment stone
dayanak varlık
(Politika, Siyaset) underlying security
dayanak verisi
(Bilgisayar,Teknik) reference data
dayanak yıldızı
comparison star
dayanak-şasi
buffer-frame
hukuki dayanak
legal basis
Deniz Aşırı Çevre Klavuz Dayanak Belgesi
(Askeri) Overseas Environmental Baseline Guidance Document
başlıca dayanak
atlas
bilimsel dayanak
scientific base
bilimsel dayanak
scientific basis
kemerli dayanak
(İnşaat) arched abutment
makara dayanak
pipe roll stand
Turkish - Turkish
Bir gerçekliğin onaylanması için olayların arkasında veya altında bulunan şey; kendisine bir şey yüklenilen, bir varlığa destek olan, altta bulunan temel
Güç verici, yardımcı, destek
Bir iddiayı güçlendirmeye yarayan tanıt
Dayanılacak şey, istinatgâh, mesnet
Bir gerçekliğin onaylanması için olayların arkasında veya altında bulunan şey, kendisine bir şey yüklenilen, bir varlığa destek olan, altta bulunan temel
Güç verici, yardımcı, destek: "Söylenenleri destekliyor, onlara dayanak oluyordu."- T. Buğra
mesnet
dayanç
(Osmanlı Dönemi) mesned
dayanak noktası
Dayanak
dayanak noktası
Yapılarda bir bölümün ağırlığını taşımaya yarayan öge
dayanaklar
müstenidat
dayanak
Favorites