Tom was in unbearable pain.
- Tom dayanılmaz acı içindeydi.
Some children resort to suicide in order to escape from unbearable pressure.
- Bazı çocuklar dayanılmaz baskıdan kaçmak için intihara başvuruyorlar.
Tom found Mary irresistible.
- Tom Mary'yi dayanılmaz buldu.
I find her irresistible.
- Ben onu dayanılmaz buluyorum.
Your behaviour is intolerable.
- Sizin davranışınız dayanılmaz.