She's been acting odd lately.
- Son günlerde tuhaf davranmaktaydı.
The strong yen is acting against Japan's export industry.
- Güçlü yen Japonya'nın ihracat endüstrisinin aleyhine davranmaktadır.
It's shameful to treat a child so cruelly.
- Bir çocuğa çok zalimce davranmak utanç verici.
It's not right to treat people like this.
- İnsanlara böyle davranmak doğru değil.
He must be crazy to behave like that.
- O öyle davranmak için çıldırmış olmalı.
My mother told me I have to behave myself.
- Annem bana terbiyeli davranmak zorunda olduğumu söyledi.
If you are a student, behave as such.
- Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.
He behaves well in school but at home he causes problems.
- O okulda iyi davranıyor ama evde sorunlara neden oluyor.
bu konuda hassas davranmalısın.