I'm grateful for the invitation.
- Ben, davet için minnettarım.
President Lincoln accepted the invitation.
- Başkan Lincoln daveti kabul etti.
You should've called her.
- Onu davet etmeliydin.
My grandson called to invite me over.
- Erkek torunum beni davet etmek için aradı.
We invited him to the dinner party.
- Biz onu akşam yemeği partisine davet ettik.
We were not invited to the party.
- Partiye davet edilmedik.
I challenged Tom to a race.
- Tom'u bir yarışa davet ettim.
Tom accepted Mary's challenge to a tennis match.
- Tom Mary'nin bir tenis maçına davetini kabul etti.
The corporation invited bids for the construction project.
- yolsuzluk, inşaat-yapı projesi için fiyat teklifine davet etti