Randevunda iyi zaman geçir.
- Have a good time on your date.
Her zaman yaşlı kadınlarla flört ettim.
- I've always dated older women.
Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.
- Jane could not believe it when her date polished off an entire chocolate cake.
Dün gece Jane ile bir randevum vardı.
- I had a date with Jane last night.
Mary John'la buluşmak için çıksa, Tom kesinlikle memnun olmaz.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary went out on a date with John.
Tom'un Mary ile bir öğle yemeği buluşması var.
- Tom has a lunch date with Mary.
Tom Mary'nin onun en iyi arkadaşıyla flört ettiğini keşfetti.
- Tom discovered that Mary had dated his best friend.
Kız kardeşimle flört etmene izin vermeyeceğim.
- I won't allow you to date my sister.
Yakında buluşmak için bir randevu verdik.
- We made a date to meet soon.
Dan, Linda ile buluşmak bile istemiyordu.
- Dan didn't even want to date Linda.
Bu makine şimdi çağ dışıdır.
- This machine is now out of date.
Sizin fikirleriniz tamamen çağ dışıdır.
- Your ideas are all out of date.
Bu gelenek Edo döneminden kalma.
- This custom dates from the Edo period.
Bu arabanın modası geçmiş.
- This car is out of date.
Bu ceketin modası geçmiş.
- This coat is out of date.
Doğum günün hangi tarih?
- Which is the date of your birthday?
Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
- Tom had a date for Valentine's Day.
Tom'la çıkmak istiyor musun?
- Do you want to go out on a date with Tom?
Diğer kadınlarla çıkmak istiyorum.
- I want to date other women.
The Batavian republic dates from the successes of the French arms. - E. Everett.
the date for pleading.
And to have children wise and valorous.
Jessica Simpson reportedly went on a drinking binge after discovering ex- boyfriend John Mayer is dating Jennifer Aniston.
This show hasn't dated well.