Eşi eve gelince Ali yemek hazırladı.
- Als seine Frau nach Hause kam, hatte Ali das Essen vorbereitet.
Yemekler çok güzel görünüyor.
- Das Essen sieht lecker aus.
Bazı insanlar yemek yemek için yaşarlar. Bazı insanlar ise yaşamak için yerler.
- Manche Menschen leben, um zu essen. Andere hingegen essen, um zu leben.
Tom akşama Maria ile birlikte yemek yemeği düşünüyor.
- Tom hat vor, heute zusammen mit Maria zu Abend zu essen.
Sadece yemek yemeyi düşünüyorsun.
- Du denkst nur ans Essen.
My wife likes to eat out, so she doesn't have to cook.
- Meine Frau geht gerne Essen damit sie nicht kochen muss.
Let's eat out tonight!
- Lasst uns heute Abend auswärts essen!